21 Şubat 2021 Pazar

BALBEY’DE “TÜREL DÖNEMİNE” DÖNÜŞ

Posted by   on

Antalya Büyükşehir Belediyesi, “BALBEY Kentsel Sit Alanı ve Çevresini Kapsayan Yenileme Alanı” 1.Etap Proje alanı değişikliklerinin tanıtımını yapıyor. 

Bir kısım meslek odasından sonra Kent Konseyi İmar Planlama Çalışma Grubu için yapılan sunuma, Balbey sakinlerinden de katılanlar oldu.

Sunumda 1.Etap Proje alanına yönelik mahkeme kararı gereği ve yönetimce yapılan değişiklikler anlatıldı. Bu alanda yer alan tüm hak sahipleri ile mutabık kalındığı, kent dinamiklerinin de görüşleri alınıp, gerekli görülen son rötuşlar ile prosedürleri tamamlanarak faaliyete geçileceği ifade edildi.

Böylece Büyükşehir Belediyesinin 23 Aralıkta yaptığı basın toplantısında duyurduğu Balbey açıklamalarının “M. Türel dönemine dönüş” anlamına geldiği de anlaşılmış oldu. 

 

Nitekim toplantıda bulunan  Balbey sakinlerinden bu "dönüşe" itiraz edenler oldu. Özellikle Yerel seçimlerden sonra “Balbey Halk Buluşması” toplantısında M.Böcek’in, bizzat hak sahipleriyle birlikte görüşülüp yeni bir proje ortaya koyacakları sözü verdiğini hatırlatan bir hak sahibi, diğer alanlar ele alınmadan ve birlikte değerlendirilmeden neden 1. Etaba başlanıyor sorusunu yöneltti. 

 

BALBEY'DE NELER YAŞANMIŞTI ? 

Bilindiği gibi bu alanda 43 tescilli yapı, 24 geleneksel yapı, 10 dönemsel yapı 247 yapı ve 71 boş parsel olarak 5366 sayılı “Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkındaki Kanun” kapsamında işlemlere başlanmıştı. 

2015 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi Meclisinin aldığı kararın Bakanlar Kurulunda onanması ve resmi gazetede yayımlanması ile birlikte “Balbey Kentsel Sit Alanı ve Çevresini Kapsayan Yenileme Alanı” ilan edilen bu süreç sessiz ve derinden bir şekilde devam ederken bir anda kamuoyunun gündemine yerleşmişti. Zira 2019 yerel seçimleri yaklaşmakta ve Türel Yönetimi bu alan ile ilgili mesafe kaydetmek istiyordu. O nedenle 2018 yılı 2. Yarısından sonra Belediye Meclisinde,  Koruma Kurullarında, ilgili Bakanlıklarda peş peşe kararlar alındı. 

Mahallenin hak sahipleri üzerinde zorlama ikna turları, itiraz edenler, ulaşılamayanlar derken, 1. Etap proje alanının yerel seçimlerden önce temel atma merasimine yetiştirme arzusu nedeniyle Türel Yönetimin talebi ile Cumhurbaşkanınca tüm alanda kamulaştırma kararı verildi.
Bu durum, mahallede ve ilgili çevrelerde deyim yerindeyse infiale yol açtı. Hak sahipleri panikledi. Siyasiler, hukukçular, uzman kişilerle görüştüler. Çünkü Türel Yönetimi ya projemizi kabul edersiniz, hazırladığımız sözleşmeyi imzalarsınız ya da arazinizi, hisselerinizi kamulaştırırız diyordu. 

https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2019/02/balbeyde-alelacele-hak-gaspi.html 

 

O zamana kadar birbirinden kopuk olan ve daha çok kişisel olarak tatmin edici bir pay edinmeye çalışan hak sahipleri, birlikte hareket etmenin kaçınılmazlığını ve birlikte haklarını savunmaları gerektiği düşüncesinde birleşti. Gruplar oluştu. Mahalle derneği üyelerini harekete geçirdi, toplantı, tartışma, görüşme trafiği hız kazandı ve sonunda yaşanan gelişmelere karşı pek çok hak sahibi tarafından İdare Mahkemesinde davalar açıldı.

 

TÜREL YÖNETİMİNİN AFFEDİLEMEZ HATASI 

Şurası açık ki Türel Yönetimi affedilemez bir hata yapmıştı. Balbey mahallesinin çok büyük bir kısmını karşısına almıştı. Bu hatadan dönmek istediler. Bütün bir mahalle yerine sadece 1. Etap proje alanını kapsar bir şekilde kamulaştırma kararının uygulanacağına ilişkin değişiklik resmi gazetede ilan edildi.  Ancak ok yaydan çıkmıştı. Zira o zamana kadar kapalı kapılar arkasında, kulislerle ve kişisel beklentilere göre yürütülen işlemlerin ayrıntıları fazlasıyla açığa çıkmış, tutarsızlıklar, yasaya aykırılıklar ve oldu bitti içinde hareketlerin kabul edilemez nitelikte olduğu anlaşıldığından iptal davaları da açılmıştı.

https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2019/03/balbeyde-son-durum.html

 

Türel Yönetimi yerel seçimleri kaybetti. Balbey benzeri pek çok projede kamuyu zarara uğratan, kamusal kaynakları heba eden tutum ve uygulamaları nedeniyle bu kez Antalya seçmeni, yerel seçimler fırsatını heba etmemişti.

https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2019/03/yerel-secimler-firsatini-heba-etmeyelim.html

 

Seçimler millet ittifakının başarısı ile sonuçlandı. 

https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2019/04/yerel-secimler-firsatini-heba-etmedik.html

 

"KENTİ BİRLİKTE YÖNETMEK"  

Şimdi sıra Böcek Yönetiminin seçimlerden önce söz verdiği gibi, yasal düzenlemelere uygun, tüm hak sahipleri ile görüşerek bu alanın on yıllardır çektiği sıkıntılara son vermeye gelmişti.  

https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2019/05/balbeyde-birlikte-karar-alabilmek.html  

 

Türel Yönetiminin kamu zararına neden olan yanlış politikaları sonucunda seçimi kaybetmesi ve Böcek Yönetiminin de bu seçim kaybettiren uygulamalara son vereceği, “kenti birlikte yöneteceğiz” sloganında ifadesini bulan yaklaşımı nedeniyle, idare mahkemesinde dava açan bir kısım hak sahipleri davalarını da geri çekti. 

Uyarılar, eleştiriler, verilen sözler ve ortak beklentiler artık yerini bulmalıydı. 

Bir süre sonra “Balbey’de Halk Buluşması” toplantısı gerçekleştiren Böcek Yönetimi söz verdikleri gibi Balbey’de birlikte karar verecekleri mesajını tekrarladı.   

 https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2019/12/balbey-halk-bulusmasi.html 

 

Sonrası ise herkes için şanssız ve beklenmedik bir dönem oldu. Pandemi koşulları hayatı durdurdu. Büyükşehir Belediye başkanının kendisi için de hayat durmuştu. Herkes gibi Balbey sakinleri de kendilerine sahip çıkma sözü veren başkanlarının sağlığı için duacı oldular. 

Covid 19 Pandemi süreci ve başkanın dönüşü uzadıkça, Büyükşehir Belediyesi Yönetiminin içinde  çekişmeler yaşandığı gözlendi. Siyaseten kendi içinde çözülemeyen yönetim anlayışı belli ki projelere de yansımakta gecikmedi.  

Oysa tutum değişikliğine ilişkin söylentiler ortaya çıkmadan önce uzman kuruluşların ve duyarlı çevrelerin talep ettiği gibi öncelikle tescilli tarihi yapıların proje içindeki konumlanışı üzerinde çalışmalara başlanmıştı; korunması gereken tarihi yapıların, yolların, bahçelerin, çeşmelerin kendi kimliklerini yansıtarak bu projenin önceliğini oluşturması için mülkiyet sorunlarını çözmek, plan ile tapu kayıtlarındaki uyumsuzluğu gidermek ve böylece esas amaca hizmet edilmesi yolunda adımlar atılmıştı.

  

 Bu gelişmeler Kaleiçi düzenlemesi ne ise, Balbey düzenlemesi de o olmalıdır yaklaşımının mümkün hale gelebileceğini gösteriyordu. Kentin merkezini oluşturan Kaleiçi ve Balbey’in birbirini takip eden, tamamlayan ve bugünlere taşınan tarihi, kültürel değerler olarak korunması, yenilenerek yaşatılması yanında, Yüksekalan ve Meydan mahalleri düzenlemeleri için de bu anlamda bir umut oluşmuştu.   

 

ÇIKAR ÇEVRELERİ BOŞ DURMUYOR

Kabul edilmelidir ki pandemi dönemi fırsatçıların ve özel menfaat çevrelerinin boş durmadıkları, bu puslu havadan yararlanmak istendiği bir dönem olmuştur. 

Bunun bir örneğini de Balbey düzenlemelerinde görmekteyiz.  

Gerçi hak sahibi bir davacının gasp edilen hakkının mahkemece iade edilmesine bağlı olarak projede değişiklik yapıldığı, bunun dışında da birkaç değişiklik yapıldığı resmi açıklaması dışında ilgililer ser verip sır vermemeyi tercih ediyorlardı.   

Aynı şeklide kimi meslek odalarımızın ve uzmanlık alanlarının da gerekli duyarlılığı göstermediği bu gelişmelerde, korunması gereken alanların ticarileştirilmesinde, piyasalaştırılmasında ve önceliğin özel çıkar çevrelerine tanınmasında parotener işlevi üstlenecek derecede sessiz kaldıkları da görülüyordu.  

Oysa, 1. Etap proje alanı için plan değişikliklerinin yapıldığı, Koruma Kurulundan onay alındığı, Bakanlık onayının bekleniyor olması konusunda resmi açıklama yapılmamakla birlikte; bu konunun sonradan da olsa hangi tarihlerde ne kararlar alındığı, nereye başvurulduğu anlaşıldığında, suskunluğu tercih eden çevrelerin sorumluluklarının gereğini yerine getirmiş sayılmayacakları çok açık bir durumdu.  


Zira, 19.02.2021 tarihli Büyükşehir Belediyesi Balbey 1.Etap Proje Alanı tanıtım toplantısında bu sürecin açıklık ve samimiyet içinde yürütülmediğini görmemek mümkün değildi. 

 

BÖCEK YÖNETİMİ'NE "SÖZÜNDE DUR" ELEŞTİRİLERİ

*Verilen sözden geri dönüldüğü açıkça görülüyordu. Aslında bu sözden çoktan dönüldüğü anlaşılıyordu. Çünkü Türel Yönetiminin dava dilekçelerine verdiği cevapta hak sahiplerinin % 58 i ile ön protokol yaptıklarını açıkladıkları bu alanda, 1.Etapın hak sahiplerinin tamamı ile mutabık kalındığının ifade edilmesi, yeni yönetiminin de iptali istenen ve hak sahiplerinin tüm haklarını idareye devrettiği ön protokolleri imzalatarak kullandığı anlamına geliyordu. 

 

*Ulaşamadıklarını ifade ettikleri kimi hak sahiplerine yönelik Türel döneminde çıkarılan kamulaştırma kararının uygulandığı ifade edilmekle zaten Böcek Yönetiminin, belki pandemi döneminden de önce, öncelikle 1.Etap Proje alanını hayata geçirme kararlılığı içinde, bu alana odaklandığı anlaşılıyordu.  


* Sonuçlanan davanın dayanağı bilirkişi raporu Türel Yönetiminin hazırladığı 1/1000 lik 1/5000 lik planlarının uyumsuz, çelişkili, hatalı olduğunu, şehircilik ilke ve planlama tekniğine aykırılıkları ve adalar arası emsal transferi kararı ile kesin olmayan plan kararları verilmesine imkan tanıdığı, konut ve ticari yapı kullanımı ayrımının eşitsizliklere neden olduğu gibi temel yasal düzenlemelere aykırılıkların bile nasıl giderildiği konusu açıklanmayan, taslak plan ve plan notları adı altında dahi bir değerlendirme imkanı tanımayan, açıkça 1.Etap projede yer alan maliklerin beklentilerini karşılamak durumunda olduklarını belirten bir yönetim anlayışının Türel Yönetiminden bir farkı olamayacağının açık göstergeleri oldu.    


Bu durum maket görselliği ile 500 yıllık tarihin üzerine sünger çekilmesinden farklı değildi. 

Bu  maketlere dayalı yüzeysel toplantı dahi mahalle sakinlerinden esaslı eleştiriler aldı.

** Toplantıya katılan hak sahipleri “…Kaygılarımız giderilmeli, adil ve şeffaf olunmalı, yatırımcı değiliz, ticari kaygılarla hareket etmiyoruz, bu ortamı geleceğe taşıma sorumluluğumuz var, Balbey’in kişiliği, tarihi, kimliği korunmalı, betona daha az yer verilmeli, zeminde ve yapılarda mermer kullanılmamalı, doğal dokuya uygun malzemeler kullanılmalı, parsel bazda yapılaşma istiyoruz ve emsal farklılıklarının muhatabı olmak istemiyoruz, bütün alanın nasıl değerlendirileceğini birlikte ele alan, plan bütünlüğünü görmek istiyoruz… “    

 

** “… Buradaki düzenleme Kaleiçi ile uyumlu olmalıdır, her iki yerleşim arasında bağlantı kurulmalı, geçiş kolaylığı sağlanmalıdır, yapıların kat sayısı azaltılmalı, otopark kullanımı dışarıya açık olmamalı, yeşil alana, bahçelere ve ağaçlara vereceği zararlar etüt edilmeli, havuzlar bakımları ve geçişe engel konumları nedeniyle seyreltilmeli, korunması gereken yapılar ile uyumlu yapılaşma öngörülmeli, dış binalar yüksek olmamalıdır….” dediler. 

 

Aslında bu toplantı ile durum anlaşılmış olmalıdır. 

Sorular, cevaplar ve öneriler gösterdi ki diğer etaplar bir yana 1. Etap bile henüz tekemmül etmemiştir. Zaten yapılan işin özelliği, özgünlüğü gereği tek başına tekemmül etmesi de mümkün değildir. 

Zira, bu proje, 1.Etap Proje alanı tamamlandı, bu alanda yer alan hak sahipleri istedi diye bu aşamada imalatına başlanacak bir müteahhitlik işi değildir. Burada kent merkezi planlamasını ve mahallenin bütününü kapsayan kamusal bir görev ifa edilmektedir. Kamusal faydanın ve kamusal çıkarların göz ardı edilmesi kamusal görevin kötüye kullanılması sonucunu doğuracağı tartışmadan uzak bir konudur.   


“… Aslında biz de bütünlükçü bir plandan yanayız ama önceki yönetimden bize kalan bu durum, buradaki malikler vs… “ türünden mazeretlerin kesinlikle hukuki ve haklı bir dayanağı bulunmamaktadır. Siyaseten de Böcek Yönetiminin kendini inkar eden bir yaklaşımı söz konusudur. 

Oysa, bu konuda ilkesel olmak, yasal düzenlemeleri dikkate almak, yargı kararlarını okumak, planlama ilkelerini hatırlamak, yeterlidir. 

 

Bir başka vahim durum, Balbey Kentsel Sit Alanı ve Çevresini kapsayan Yenileme Alanının bütününe ait” ALAN YÖNETİMİ kararının olmamasıdır. O nedenle tüm hak sahipleri bakımından belirsizliğin, gelecekte ne ile karşılaşacaklarının ve idarenin hangi kriterlere göre kendileri ile muhatap olacağına ilişkin hiçbir güvenceleri bulunmaksızın faaliyete geçilmiş olacaktır. 

Tescilli tarihi yapıların tapu kayıtları ve plan uyumunu sağlama çalışmalarını başlatıp, tamamlanmasını beklememek ise tam anlamıyla kasıtlı ve maksatlı bir davranıştır. Bu durum, 2863 sayılı yasal düzenlemeye, Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararlarına da uymamaktadır.

 

Bütün bu gelişmeler, alanın tamamını kapsayan açık, denetlenebilir, katılımcı planlamadan vazgeçildiğini, siyasi ve ticari kaygılarla hareket edildiğini; bu aşamada, bu koşullarda diğer alanlara ilişkin çalışmalar tamamlanmadan yalnızca 1.etap proje alanına başlama  aceleciliği, hem Böcek Yönetiminin sözünde duramadığını, hem Türel Yönetiminin uygulamalarına dönüldüğünü, hem de Balbey mahallesinin “başkalaştırılmasına”, “piyasalaştırılmasına” aracılık edildiğini ortaya koymaktadır.  
 

 


Hiç yorum yok:
Yaz yorum

-
Bültenimize Katılın