22 Ekim 2015 Perşembe

Boğaçayı Projesinden Süper Lige

Güya en inanılmaz, en güzel, başkasının asla yapamayacağı ihtişamı yüksek
projeler üreten, toplum yararına uygulayan bir anlayışın temsilcisi olduğu algısı yaratmak, bu yolla kitleyi etkisi altına alarak kendisine bağlamak faşizmin toplumu yönetme yöntemlerinden biridir.

                                                                                  
7 Haziran seçimlerinde Antalya’nın simge alanlarından biri olan Boğaçayı projesi böylesi megalomanik bir anlayışla kamuoyuna sunulmuştu. Seçimlerden kısa bir süre önce Fransa Emlak fuarı MIPIM de pazarlanan Boğaçayı projesi, ulusal basına da servis edilmiş bir anda AKP’nin ve Antalya’nın başta gelen seçim malzemeleri arasına alınmıştı.
Dubai Water Kanal ile Los Angeles Venice Canal´dan etkilenerek denizi ve sahili şehir içine taşımaya karar verdiklerini, böylece sahil şeridini 40 km daha uzatacaklarını, Bu amaçla Boğaçayı yatağını, nehrin debisini derinleştireceklerini, su taşkınlarını önlemek için şimdiye kadar gerçekleştirilen önlemlerin 2 misli fazlasıyla önlem alınacağı açıkladılar… 1 milyarlık bu projeyle turist şehir merkezine çekilecek, binlerce kişiye iş imkânı sağlanacaktı…

Boğaçayı projesinin Kanal İstanbul’dan daha üstün bir proje olduğu iddiası aslında kendi ağızlarından bu girişimin de gösteriş, göz boyama, fanteziden ibaret olduğunu ortaya koyuyordu… Bir seçim görseli olarak kullanılan bu proje henüz kamuoyunda yeterince tartışılmadı ama yerel yöneticilerimiz emlak fuarlarında kenti pazarlarken hayallerini süsleyen boğaçayı görselleri kullanarak “kentimizden emlak satın alın, öyle çılgın projeler hayata geçireceğiz ki çok para kazanacaksınız” turları da yapmışlardı.

Gerçekten çılgınlığın sınırı kalmamıştı… Böyle bir projenin bilimselliği, maliyeti, işlevselliği ve doğaya ve yaşam alanlarına vereceği tahribat konusunda söze başlayanlar, “istemezükçü” ilan edilmiş… kentin zenginleşmesini engellemekle suçlanmışlardı…

Bu seçimlerin imdadına da Kanada’nın Kamloops kentinde düzenlenen Çiçek açan şehirler yarışmasında “Beş çiçekli Altın Şehir” ödülü yetişti… Açıklamaya göre Kanada merkezli bir sivil toplum örgütü olan Communities in Bloom tarafından ulusal ve uluslararası kategorilerde düzenlenen Çiçek Açan Şehirler yarışmasında, Valilik himayesinde Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen Kaleiçi, Hıdırlık Sokak Projesi şampiyon olmuş.

Bir anda kentin sokaklarında, göze görünen her köşe başında spotlar, görsellerle bu “belediyecilik oscarı” ile nasıl bir “dünyanın yıldız kenti” haline geldiğimiz duyurulmakta…   

Oysa bilindiği kadarıyla konu, Uluslararası Bahçe Bitkileri Üreticileri Birliği’nin (AIPH), EXPO 2016 Antalya yönetimine “Yarışmaya katılın” önerisi üzerine ‘Çiçek Açan Şehirler’ yarışması için Kaleçi-Hıdırlık Sokakta peyzaj çalışması gerçekleştirilmesinden ibarettir.    

Yarışmada sürpriz yaşanmamış, beklenen sonuç açıklanmıştır. “Beş çiçekli altın şehir ödülü” Kanada’nın Ontaria-Goderich  kenti ile Antalya’ya verilmiştir. 24 saat süren yolculuk sonunda törende hazır bulunan Antalya Valisi, “Antalya'nın birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını, bu projeyle birlikte geçmişten ilham aldıklarını ve geleceğimizi inşa ettiğimizi, herkesi tebrik etiğini”; Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı da "Bu ödül belediyelerin bir Oscarı niteliğinde. Bu Oscar aileme, Antalya'ya ve Türkiye'ye gidiyor" diye konuşur…

Niyet EXPO 2016 nın tanıtımıdır… Kısmet 1 Kasım seçimlerinedir… Boğaçayı temalı seçim sonuçları iktidar için tatmin edici bulunmayıp, gündeme 1 Kasım seçimleri oturunca, 1995 yılından bugüne kendi çapında devam eden ama ülkemizde adı duyulmamış bu Kanada kökenli sivil toplum örgütü sayesinde dünya süper ligine terfi etmiş olduk…

Siyasette kitle psikolojisini etkilemek, kitleyi kendine bağlamak, kitle desteği oluşturmak önemlidir… Ama gerçeklik, dürüstlük ve saygı daha da önemlidir…
Kendi kendinize yarattığınız gerçek üstü, abartılı ve yersiz övgü ve böbürlenme konuları üzerinden tüm devlet imkanlarını da kullanarak lehinize yaratmak istediğiniz algı ve böylece iktidarınızı sürdürme çabaları öncelikle o kitleye saygısızlık etmektir… aptal yerine koymaktır…        

Oysa dünyanın yıldız şehri ilan edilen kentimizde gerçekler hepimizin gözü önünde dramatik bir şekilde yaşanmaya devam ediyor…

Daha deniz yüzü görmemişleri, şehir merkezine inememişleri; işsizleri, güvencesiz, mevsimlik, sigortasız, sendikasız onbinlerce işçisi, sürgün, işsizlik tehditi altında çalıştırılanları; paralı hale getirilen sağlık hizmetlerinin ve eğitim sisteminin mağdurları; cinsiyeti, etnik kökeni nedeniyle dışlananları; ifade özgürlüğü kısıtlananları; kentsel planlamada toplumun ihtiyaçları yerine rantı ve iktidar çevrelerinin zenginleşmesini esas alan karar ve uygulamaları; yolsuzlukları, gücü gücü yetene ve adamına göre muameleleri; talan edilen dağı, taşı, ormanları, akarsuları; piyasadaki getirisine göre değerlendirilen canlısı, cansızı, resmisi, sivili ile can pazarı haline getirilen ülkemiz, kentlerimiz insanları yoksunluk, fedakarlık, sabır, dayanışma ve direnç bakımından kuşkusuz ki dünyanın super liginde olmayı hak ediyorlar… Ama alay edilmeyi hak etmiyorlar… 

SUPER LİGE TERFİ OLMAMIZI SAĞLAYAN ÇALIŞMA 

-
Bültenimize Katılın