1 Nisan 2019 Pazartesi

YEREL SEÇİMLER FIRSATINI HEBA ETMEDİK…

Posted by   on

Hemen hemen bütün kritik kentlerde muhalif adaylar başarı sağladı.
Bunun yanında genel anlamda ortaya konulan seçmen iradesi ile
tek adam yönetimine ve yerel uzantılarına karşı gösterilen
karşı duruş, her türlü övgünün üzerinde oldu.
Eşitsiz yaşam koşullarının, işsizliğin, hayat pahalılığının, dışlanmışlıkların, ayrımcılıkların en yoğun yaşandığı kentlerde elde edilen seçim başarısı elbette tesadüf  değildi.

İktidar bloğunun yeterince çalışmaması gibi bir durum da söz konusu olmadı. Aksine öylesine çabaladılar ki, siyasi bir faaliyetin ötesinde her türlü efelenme, karalama, baskı, yalan, tehdit dilini ve uygulamalarını bir an olsun bile elden  bırakmadılar.

Her seçimde olduğu gibi bu kez hem Cumhurbaşkanı, hem de Parti Genel Başkanı sıfatıyla meydan meydan dolaşan, bütün bir medyayı kaplayan "tek adam", iktidar bloğunun adaylarına kefil oldu.
                                                                                
Kendilerini yere göğe sığdıramayan iktidar bloku, rakiplerini aşağılayarak, ötekileştirerek ve toplumu kutuplaştırarak ve aynı zamanda " kendilerine mecburiyet" hissi yaratarak bir seçim zaferi daha kazanacaklarını umdular…

Bütün bunlara rağmen İstanbul, Ankara, Mersin, Adana ve Antalya gibi büyük kentlerde, muhalif bloğun desteklediği adaylar ipi göğüsledi. Bu şartlarda iktidar partisinin seçimi kaybetmesi ortaya koydu ki tek adam yönetimine karşı olan partilerin birlikte hareket etmeleri durumunda başarılı olma şansları daima var olacak.
 
Bu tablo aynı zamanda, ülkemizde sorunların çözülmesi adına getirilen "tek adam" yönetiminin, kayyum yönteminin kurumsallaşmasına karşı son derece ciddi bir direniş potansiyeline sahip olduğunu gösterdi. 

Bu toplum barış içinde, eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir hayatı istemektedir. Bu fikrinden ve birlikteliğinden vazgeçme niyetinde değildir. Nitekim sömürünün, eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin en yoğun olduğu, yağma ve talanla tüketilmek istenen kentlerde iktidar bloğuna verilen mesaj geleceğimiz için umut vermiştir.

Ortaya çıkan manzara  odur ki resmi söylemlerle tahkim edilen, boşaltılan veya yığınak yapılan yerleşimlerde elde edilen “Pirus zaferleriyle” avunan  iktidar bloğu, toplumun “gönlünü” fazlasıyla kırmıştır.  

Bundan sonrası umudu yeşerten, çoğaltan ve gerçekten kenti, kentte yaşayanlarla birlikte yönetmenin yol ve yöntemlerini hayata geçiren adımların atılmasına kalmıştır. Bu konuda birinci derecede sorumluluk bu vaatlerle seçimi kazanan siyasi iradede olacaktır. Bunun yeterli olmayacağı da son derece açıktır. Çünkü yaşam alanlarımız, hepimizin ortak geleceğine ayrılan mekanlardır ve kendinden menkul hiç bir yönetici anlayışına emanet edilemeyecek kadar değerlidir. 

O nedenle her birimiz, çocuk, genç ihtiyar, kadın erkek, Türk Kürt, Alevi Sünni, farklılıklarımızı siyaset malzemesi yapılmasına izin vermeksizin haklarımız, hukukumuz doğrultusunda, insani koşullarda yaşayabilmemiz için kent yönetimine müdahil olmalıyız. Bunun için her türlü bilgiye ulaşabileceğimiz ortamın sağlanmasını talep etmeliyiz. Yaşam alanlarımızın tamamında, mahalle mahalle, sokak sokak,  sorunlarımıza bizzat kendimiz ele almalı, takip etmeli, çözümlenmesinde taraf  olmalıyız.

Kurtarıcı, usta, iş bitirici gibi safsatalara aldırış etmeden, al gülüm ver gülüm pazarlıklarına imkan
tanımadan, açık, katılımcı, toplumsal olandan yana, kamusal alanları, ekolojik yapıyı, tarihsel ve kültürel varlıklarımızı gözü gibi koruyan, piyasacılığın değil, sosyal belediyeciliğin planlamaları ve uygulamalarıyla kentimize ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmalıyız.

Böylece hepimize gururlanma imkanı veren yerel seçimler fırsatını kamusal çıkarlar doğrultusunda değerlendirmiş oluruz.Yerel seçim sonuçlarıyla her türlü tehidide rağmen ufkumuzu genişleten, çoğulculuğun, özgürlükçü ve demokratik hayatın gerekliliğini, barış içinde bir arada yaşamanın kaçınılmazlığını savunan herkesi kutluyor, bu yolda başarılar diliyorum...

Hiç yorum yok:
Yaz yorum

-
Bültenimize Katılın