Yeşilova
Kaymakamı, Burdur Valisi, Çevre ve Şehircilik Bakanı ve TOKİ ayrı ayrı açıklama
yaparak Salda Gölü Katliamından haberimiz yok dediler.
Taşeron firmaya ceza kestiler.
Bu görüntüler bizi de rahatsız etti dediler. Proje alanına kamera koyulacağını 24 saat dileyen
herkesin ne yapıldığını izleyebileceğini, projeleri sayesinde Salda Gölünün kurtulacağını söylediler. Ve daha dikkatli yol ve yöntemlerle projeye
devam edeceklerini ifade etmeyi de ihmal etmediler.
Böylece resmî açıklamalardan
öğreniyoruz ki kazınan, taşınan ve tesviye edilen alandaki milyonlarca yılda oluşan
beyaz kumulların, tekrar elde edilmesinin mümkün olmadığının bilinmesine karşın,
bu projeye devam edilecek.
İlgili kurumlar projenin sahaya
indiği daha ilk adımında sabıka kaydına işlenmek üzere “katil” suçlamasının muhatabı olmuştur. Aslında
bu projeye katliam projesi demek bile azdır.
Çünkü, Dr.
Erol Kesicinin bilimsel tespitlerine göre, “canlı niteliğindeki
biyomineralizasyonla oluşan kumların iş makineleriyle kamyonlara yüklenerek
taşınması milyonlarca canlının ezilerek yok edilmesi anlamına geliyor. Kumların
alındığı yerler adeta bir canlının vücudunda açılan yaralar olarak kalacak, yok
edilen beyaz kumlar, taşındıkları yerde kararacak ve restore edilmesi mümkün
olmayacak. “
Prof.Dr.
Doğan Kantarcı ise “değil göle girmek, kıyısına ayak bile basmayın” dediği
Salda Gölü iki milyar yıl önce oluşan ve oksijen üreten tek hücreli
siyanobakterilerinin dünyada yaşadığı iki yerden biri.
Biyo-mineralizasyon
olarak ifade edilen canlı organizmaları içeren bu beyaz kumulların katledildiği
bu kadar açık ve içleri sızlatırken, resmi makamlar özürleri kabahatlerinden
büyük açıklamalar yaptılar.
Mutlak
korunması gereken bu alanda otopark yapacaklarını açıklamaları yetmiyormuş gibi,
bu çevre düzenlemesinin, iş makinaları ile kazıyarak değil, sessiz
ve suhuletle, kazma kürek yapılması taraftarı olduklarını ortaya koydular.
TOKİ, bu sit alanında küçük bir bölümünde
otopark yapılacağı açıklaması kimlerin içini rahatlatmıştır bilinmez. Ama bu
amaçla 2 gün boyunca onlarca Kamyonun taşıdığı bu canlı kumulları öldürmekten
kaçınmamaları büyük bir cesaret örneğidir. İktidara yaslanan bu fütursuz
kurumun gerçekte hırsızlık yapıldığının farkında olmaması da mümkün değildir.
Zira mutlak korunması gereken alanlarda değil kamyon kamyon, el arabasıyla bile
hazine değerindeki bu canlı kumulu taşıyamazsınız.
Bir daha
tekrarlanmayacağına söz verdikleri bu iç karartan manzaranın sorumlusu siyasi
irade olduğu tartışmasız bir gerçekliktir. ,
Zira ziyaret yasağını koyan sizsiniz.
Delinmesine göz yuman da sizsiniz. Yasağa rağmen çalışılmasına izin verdiniz. Telafisi
imkansız zararlara zemin hazırladınız.
Bu
koronavirüs günlerinde fırsatçı ve kapkaçcı bir tutum sergilemek marifet
değildir.
İdarenin bu
kıyıcılığı mazur gösterme ve suçu üzerinden atma çabaları “yavuz hırsız ev sahibini
bastırır” refleksinden başka bir anlama gelmiyor. Bu tür açıklama
sahiplerinin, gerçekleri saptırmak üzere konumlanmış buyurgan bir yönetim
anlayışının figürleri olduğuna hiçbir şüphe bulunmamaktadır.
Çünkü bilinir ki kamu ihalesi
ile yürütülen işlerde hiç bir müteahhit veya taşaron, taşıyacağı yükün, kamyon
seferi adedinin, yani mesaisinin ve maliyetinin karşılığı yoksa ve yapacağı işler projede tanımlanmamışsa, parasını
almayacağı işlere girişecek kadar “basiretsiz” olmaması gerektiği basit bir hukuk
kuralıdır. O nedenle müteahhit firma olan Güngör Tarım tek başına suçlu
ilan edilmesinin haklı bir gerekçesi yoktur.
Keseceğiniz
cezalar, kimilerinin işlerine son verildiğine ilişkin açıklamalar bu projeyi
aklamamaktadır.
Onun için yol yakınken bu doğa
katili proje derhal durdurulmalıdır. Projenizde yer alan otopark dışındaki bu
paha biçilmez alanla temas halindeki devasa foseptik çukurunun, yüzlerce kişiyi
aynı anda ağırlamayı hedefleyen kafelerin, büfeler, kabinlerin ve kumullar üzerindeki
yürüme yollarının ne denli olumsuz etkisi olacağı daha şimdiden belli olmuştur.
Millet
Bahçesi adı altında adeta emir demiri keser anlayışı ile yürüttüğünüz bu projenin
uygulaması için, hiç olmazsa İsparta İdare Mahkemesinde görülmekte olan imar
planı ve projenin iptali davası sonucunu beklemeniz kamu yararına bir adım olacaktır.
Eğer biraz iyi niyet, kamusal çıkar ve ekosisteme saygının kırıntısı
kaldıysa, çok değil bir kaç ay
beklemek; yerinde keşif kararı verilen bu davadaki bağımsız bilirkişiler
aracılığı ile yapılacak incelemeler sonucunda projenizin bu alana zarar verip
vermediğini hepimizin birlikte görmesi Salda Gölünün korunması için hayati derecede önemlidir.
Kamu
otoritesinin, öznel beklentiler ve keyfi kararlarla kötüye kullanımı siyasi iradenin yok oluşunu da hızlandırır; duyarlı çevrelerin isyanı ise kamusal alanlarımızın ve korunması gereken toplumsal, tarihsel ve doğal değerlerimizin
de sizinle birlikte yok olmaması içindir.
Hiç yorum yok:
Yaz yorum