Yerel seçimlerin
ve tekrarlanan İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin
2 önemli sonucu oldu.
1 - Tek adam
yönetimine muhalif olan kesimlerin bir araya gelerek birlikte tutum almalarının
yol ve yöntemlerini geliştirmeleri toplumun yararına olacaktır.
Bunun için Yerel
Yönetimler pratiği, Anayasa değişikliği, demokratikleşme, ifade özgürlüğü gibi
aşağıdan yukarıya tüm toplumu kapsayan, toplumsal olandan yana ve kamusal
çıkarları öne çıkaran kamuoyuna açık ve katılımcı çalışmalar yapılması
muhaliflerin de ortak tutum alma iradesini geliştirecektir.
2- Nüfusun büyük
çoğunluğunun yaşadığı yerleşimlerde Yerel İktidarını kaybeden, nemalanma ve
yerel inisiyatif geliştirme araçları azalan Tek Adam Yönetimi dağılma sürecine
girmiştir.
Her iki önemli
sonuç da esasen aynı gerekçeye dayanmaktadır. İktidar, nalıncı keseri gibi
kendine yontarak yürüttüğü ayrıştırıcı ve suçlayıcı yönetim anlayışı ile hem
çok tepki toplamıştır, hem de kapital krizi derinleştikçe güvenilirliği de
azalmaktadır.
Zira payına
yalnızca hayat pahalılığı, işsizlik, yasaklar, haksız yargılanmalar ve iktidara
biat etmesi düşen toplumun dışlanan ve horlanan kesimleri, Saray şatafatları
ile yandaş kaydırmalarına tepkisini sandığa yansıtmıştır.
Doğal olarak bu
süreçte sürekliliğini ve kapsayıcılığını da yitiren iktidar kanadının menfaat
ilişkilerinde ve siyasi duruşunda kopuşlar ve arayışlar yaşanacaktır...
Yine bu yolda
İktidarın kendini korumak, tabanını tutmak ve rakiplerinin hareket alanını
daraltmak adına atacağı her adım ise dağılma sürecini hızlandıracaktır.
Ticaret Bakanlığı,
Çevre ve Şehircilik bakanlığının yerel yönetimlere müdahalesi, iktidarın
şimdiye kadar sahip olduğu zenginleşme araçlarını kendiliğinden bırakmak
istemeyeceğini ortaya koymaktadır. Bu girişim aynı zamanda iktidarın anti-demokratik
anlayışını ve yetkilerini kötüye kullandığını göstermiştir.
Açık bir
hazımsızlık örneği olan bu tür düzenlemeler, üstü kapalı tehditler ve
karşılaşılabilecek görevden alma operasyonları iktidarın ömrünü uzatmayacaktır
ama izleyeceği gerilim politikaları ile daha çok haksızlığa ve mağduriyete
neden olacaktır.
Bu gelişmeler
iktidarın kendisi için yararlı gördüğü her uygulamanın aslında toplumsal yaşam
ve ülkemizin geleceği için hak edilmeyen zararlara ve çifte standart
uygulamalara neden olacağını görmemek mümkün değildir...
YEREL YÖNETİMLERİN ÖNEMİ
Yerellerde devir
alınan kamusal alanlardaki kötü uygulama örnekleri ise çözüm üretilmeyi
bekleyen temel sorunlardır. Bu alanlarda ortaya konulacak olumlu yaklaşımlar
AKP ve tek adam iktidarının daha da hızlı gözden düşmesini
sağlayacaktır...
**Konyaaltı
sahilinden yararlanma konusunda ayyuka çıkan insafsız uygulamalar ikircikli
olmayan net çözümler alınmasını beklemektedir.
Kent merkezinin serinleme ve soluklanma alanları olan sahilleri paralı
hale getiren önceki sabık yönetimin kıyı yasasına aykırı işgallerinin
sürdürülmesine imkan tanınmaması, üzerine tartışma yürütülmeyecek kadar
açıktır. Kamu düzenine aykırı uygulamaları ortadan kaldırmak ve bunu talep
etmek Anayasal güvence altındadır.
**Boğaçayının
doğal yapısı bozulmasın, çay yatağının taşıdığı rüsubat ile sahil şeridinin beslenmesi
engellenmesin demekten dillerinde tüy biten bilim insanlarının ve uzman
çevrelerin haklı çıkmaları önceki Türel Yönetiminin umurunda olmayacaktır.
Hatta bu halinden kendi lehine durum çıkarma açıklamalarını duymak kimseye
şaşırtıcı gelmemelidir. Ancak daha şimdiden yosun tutan, dibi dolmaya başlayan
ve yakında kıyı erozyonu riskiyle birlikte, yayacağı kokularıyla rahatsızlık
kaynağı olacak Boğaçayı göletinin bir an önce eski haline getirilmesi ve
doğacak masraflarının İlgili ve yetkili kişilere rücu edilmesinin
hazırlıklarının yapılması da kaçınılmaz görülmektedir... Aksi takdirde bu doğa
kıyımını simgeleyen Türel Yönetiminin mirası maddi ve manevi pek çok zararın
odağı haline gelecektir.
**Fayton uygulaması
ile Hayvan hakları savunucularının desteğini alan Böcek Yönetimi,
**Balbey
mahallesinde önceki yönetimin yol ve yöntemlerini izleme kararı ile esaslı ilk hayal
kırıklığını yaratmıştır
.
Kent
dinamiklerinin ve Kent Konseyi’nin itirazları ile Balbey Mahallesinin çevresiyle birlikte bütünlükçü bir
şekilde ele alınması için projenin yeniden tartışılmaya açılması, önceliğin
tarihi ve kültürel tescilli yapılara verilerek hak sahipleri aleyhine gerçekleştirilen
düzenlemelerin iptal edilmesi gerektiği önerileri dikkate alınmamıştır. Yalnızca
1.Etap proje alanındaki mülk sahipleri ile görüşmenin yeterli olacağına karar
verilmesi sağlıksız kentleşmenin ve rantiyeci anlayışın sürdürülmesine katkı sağlamaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Üstelik bu karar, yeniden ele alınması istenen projenin sahipleri ile
gerçekleştirilen toplantı sonrası ve aynı kişilerin göreve devamı sağlanarak yapılmış
olması Böcek Yönetiminin ciddi bir not kaybına neden olmuştur.
Bu örneklerde
göstermektedir ki her şey bir anda çok güzel olmayacaktır. Şu aşamada güzel
olan yalnızca “her şeyin daha da kötüye gitmesinin önünün alınabileceği”
ihtimalini yaşamakta oluşumuzdur.
Esas olan bu
ihtimali, pratik içinde, yerellerden başlayarak, yaşam alanlarımıza sahip
çıkarak pekiştirmek ve
geliştirmektir.
PRATİĞİMİZ GERÇEKLİĞİMİZ OLACAKTIR.
Bunun için yerel yönetimlere
düşen sorumlulukların yanında, bu sorumluluğu desteklemek ve yaşam alanlarımızı
birlikte yönetmek iradesini hep birlikte hayata geçirmek üzere tutum almalıyız.
Örneğin seçimlerden önce propagandif olarak dillendirilen mahalle meclislerinin
hayata geçirilmek üzere yol ve yöntemleri konusunda adım atılması son derece
anlamlı ve önemli olacaktır.
Zira bu uygulama,
yapılanı birlikte yapmak, yapılamayanı neden yapılamadığını ve neden
engellendiğini birlikte değerlendirip, kamunun çıkarları için neler
yapılabileceğinin gözden geçirilebildiği bir süreçtir...
Kamusal
alanlarımızın ve kamusal kaynaklarımızın korunması, yerel ihtiyaçlarımızın
tespiti ve giderilmesi yolunda yönetime katkıda bulunmak, uygulamalara sahip
çıkmak ancak yönetime katılma kanallarının çeşitliliği ve yaygınlığı ile ve bir
o kadar da geleceğimize sahip çıkan dayanışma iradesinin vücut bulması ile
mümkün olacaktır.
Aşılacak sorunlar
büyük, dikkate alınacak engellemeler ise toplumu fazlasıyla tepkisiz ve
hareketsiz bırakmaya odaklıdır.
O nedenle toplumun
en geniş muhalif kesimlerinin desteği ile yerel yönetimlerde görev alan
başkanlar, meclis üyeleri, bürokratlar ve bağlı çalışanların tamamının açık,
şeffaf, katılımcı ve her türlü iktidar dayatmasına ve hüllelerine karşı, kent
dinamiklerini arkasına almak üzere toplumcu ve dayanışmacı bir politika
izlemelerini beklemek ve bunu talep etmek hepimizin hakkı olarak görülmelidir.
Hiç yorum yok:
Yaz yorum