Türkiye İstatistik kurumu (TÜİK) 2017 için gelir ve yaşam koşulları araştırması bölgesel sonuçlarına göre Antalya hem gelire dayalı göreli yoksulluk oranının, hem de ortalama gelirden düşük göreli yoksulluk oranlarının en yüksek olduğu kentler arasında gösteriliyor.
Bir başka resmi açıklamaya göre de, yerel yönetimler içinde en fazla borçlananlar sıralamasında Antalya üst sıralarda yer alıyor.
Alt yapı, raylı sistem gibi yatırımlar için temin edilen kredilerin dövize dayalı olması Antalya’da yaşayanlara ve gelecek nesillere borç yükünün fazlasıyla aktarılacağının göstergeleri…
Bu bakımdan 2018 yılı yoksulluk verilerinin, 2017 den daha da ürkütücü olacağını öngörmek abartı olmayacaktır.
Zira, çekim merkezi haline gelsin, cazip ve fantastik olsun diye girişilen hesapsız ve gereksiz yatırımlar esas olarak kamu kaynaklarımızı tüketiyor, kamusal alanlarımızı ticarileştiriyor, doğal yapıya, koruma alanlarımıza telafisi imkansız zararlar verirken, kamusal ihtiyaca yönelik olmayan bu tür projelerle borç ve yoksulluk batağına daha da fazla saplanmamıza neden olunuyor.
Kamusal alanlarda gerçekleştirilmek istenen yatırımların tamamı kamusal kullanımı ortadan kaldıran, ortak alanları özelleştiren, ancak parası olanların kullanımına hizmet edecek yatırımlar olması nedeniyle, her geçen gün yoksullaşan halk, elindeki kıt imkanlarla daha da çok para harcamaya zorlanıyor.
Üstelik kamusal çıkarlara dayalı olmayan bu tür yatırımlara yönelik kaynak arayışlarının, döviz borçlanmaları, yap işlet devret uygulamaları, hazine üzerinden müşteri kota garantileri ve kamusal arazilerin satışlarıyla gerçekleştirilmek istenmesi sonucunda Katar emiri gibi kimi yabancı menşeili yatırımcıların ve küresel sermaye hareketlerinin ülkemize iyice yerleşmelerine neden olunuyor.
O nedenle içinde bulunduğumuz durum bilinçli bir tercihin neden olduğu sonuçlardır.
Uluslararası emlak ve yatırım fuarlarında, finans kuruluşlarıyla, özel çıkarlara dayalı kurulan lobilerde sonu gelmeyecek sanılan “al gülüm ver gülüm” söylencelerini “Antalya sevdası” olarak halkına yutturmaya çalışanların, Antalya’lıların bu denli yoksullaşması ve kentin adeta bir yoksulluk deposu haline gelmesi konusunda kendi politikalarını sorgulamaktan aciz oldukları son derece açık.
Esas karakteri bir diğerini yutma üzerine inşa edilmiş, işine gelmeyene sırtını dönen bu kapital dünyasının piyasa girdabında üstlendiği hizmetkarlığını, Antalya’ya hizmet olarak açıklayanların halkına karşı samimi olmaları mümkün değil.
Dünya kenti Antalya’nın yoksullaşan yurttaşlarından önce TÜİK noktayı koymuş. Laf cambazlığı da bir yere kadar.
Hiç yorum yok:
Yaz yorum