Ama mızrak çuvala sığmayacak kadar ayan beyan, hemen herkese dokunacak kadar yaygın ve hiç kimsenin hak etmediği kadar delilsiz, kendinden menkul keyfi uygulamalar, suçlamalar, yargılamalar ve cezalandırmalar ile adalete olan güvenin sıfırı tüketeceği de çoktan belli olmuştu.
Bu durumu bek’a sorununa bağlayan, yurttaşlık haklarında ayrımcılık yapan, iktidarlarını bu yolla sürdürmek isteyenlerin ürettiği adaletsizlik devam ettiği sürece hiç birimiz güvende olamayacağız.
O nedenle farklı eleştiriler yöneltilse de adalet yürüyüşü ve Maltepe mitingi ile bu kötü gidişin farkına varıldığı, bunun için herkesin kendi farklılıklarıyla bir araya gelerek sokağa çıkıldığı mesajları önemliydi.
Abartılı yorumlar kadar, önemsizleştirici yaklaşımlar arasında gidip gelen taraftarlık duygularını bir tarafa bırakırsak, görünen o ki varlığımız, sözümüz, ilişkilerimiz kuralsızlık, biat ettirme, haddini bildirme halleriyle vücut bulmasın diyenlerin hayatın her alanında, dayanışma içinde, yürüyüşlerine devam etmekten başka seçenekleri görünmüyor…
herhangi bir egemenlik alanına yaslanmadan yaşamak isteyenler,
alın teriyle, onuruyla, insanca yaşamak için “adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun” demekten vazgeçmeyeceklerdir.
Hiç yorum yok:
Yaz yorum