8 Mayıs 2021 günü 31478 sayılı Resmî Gazete’de, Yamansaz sulak alanı koruma statüsünün "kesin korunacak hassas alan" ve "nitelikli doğal koruma alanı" olarak tescil edilmesine dair Cumhurbaşkanı kararı yayımlandı.
Bu karar ile Antalya’yı var eden doğal değerlerin toplamını içinde barındıran bu alan, yasa dışılığın tescil edildiği yeni bir düzenlemeye tabi tutuldu.
Zira bu alan denilince; kırkgözler, su kaynakları, travertenler, drene olan yer altı suyunun oluşturduğu önce göl, sonra sulak alan, Kopak çayıyla denizle buluşma; kuş cenneti, botanik bahçe; kuraklık ve taşkın gibi afetler için rezerv alanı, turizm gibi konu başlıklarıyla birlikte değerlendirilmesi gerekiyor.
Bu alan 1934
haritasında, bir göl alanı olarak görülmektedir. 196o'lı yılların sonları ise kamusal bir alan olan göl tabanından özel mülkiyete
transfer fırsatçılıklarının başlangıç dönemidir. Antalya Büyük Şehir Belediyesi 1994 yılında,
göl tabanını kısmen sit alanı, kısmen de botanik bahçesi olarak tanımladı. Ancak
aynı yerde gerçekleştirilen karayolları ağı, alt yapı yatırımları ve göz
yumulan kaçak yapıları ile, korunması gereken bu alandaki işgallere karşı etkin
bir mücadele verilmediğini ortaya koyuyor.
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2020/08/yamansaz.html
Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı bugüne kadar yaşanan gelişmelerin üzerine tüy dikmekten farksız.
Zira, göl niteliğinden sulak alan, bataklık, sazlık, tarla niteliğine dönüştürülerek yasa dışılığı yasallaştırmak gibi bir işlev üstlenen yerel yönetimlerin bütün bu uygulamaları Cumhurbaşkanı kararı ile taçlandırılmış olmaktadır.
Böylece yerel veya merkezi yönetimlerin yaşam alanlarımızda korunması gereken doğal yapı, özgünlük gibi bir kaygı taşımadıkları, hayata geçirdikleri düzenlemeleri bir tüccar edasıyla, siyaset ve rant üzerinden getirisi/götürüsü hesabı içinde hareket ettikleri bir kez daha ilan edilmiş olacaktır.
Zira bugüne kadar planlama ilkelerinde yaşanan pek çok
usulsüzlüğe, tahribata ve maksatlı uygulamalara karşın, Kırkgözlerden çıkan ve
bu alana kadar gelen yer altı su kaynakları hayatiyetini, canlılığını
sürdürmektedir. Yani, Yamansaz, halen traverten akiferinden drene olan çok sayıda doğal kaynak ile beslenmeye
devam etmektedir.
Bu durum, bu alanın hiç olmazsa 1994 yılında ilan edilen 1. Derecede doğal sit alanı niteliğinin korunması gerektiğini ve bu alan içinde kalan kaçak yapılaşmaların süratle bertaraf edilerek alanın doğal yapısına kavuşturulması için harekete geçilmesinin kaçınılmazlığını ortaya koymaktadır.
Cumhurbaşkanı kararı ile daha önce 1. Derecede doğal sit alanı olarak belirlenen sınırları son derece daraltarak “Kesin Korunacak Hassas Alan” olarak ilan edilmiştir.
İlan edilen bu alan incelendiğinde görüleceği üzere
daha önce 1. Derecede doğal sit alanı içinde yer alan ancak göz yumulan yasa
dışı yapılaşmalar ise “Nitelikli Doğal Koruma Alan
” kapsamına alınmıştır.
Yani bu yasa dışı yapılar ekonomik ömürleri tamamlanıncaya kadar varlıklarını
sürdürmeye devam edecekler, diğer bir deyişle pek çok örneğinde görüleceği gibi
asla ortadan kalkmayacaklardır.
Oysa bu kaçak yapılar adı üzerinde yasa dışıdır, bu alanın özelliklerini tahrip etmekte, doğal yapısını da tamamen ortadan kaldırmaktadır.
Buradaki yapılar gibi resmi gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı da yasa dışıdır.
Yalnızca ”Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik” 5. Maddesi bile düzenlemenin usulsüz, keyfi ve dayanaksız olduğunu ortaya koymaktadır.
O nedenle kent dinamikleri bu düzenlemeye karşı sessiz kalmamalıdır.
Kente karşı işlenen bu tür suçların faillerinin denetimsiz, yargısız ve bir oldu bitti keyfiyeti içinde hareket etmelerine izin verilmemelidir.
Hiç yorum yok:
Yaz yorum