İki bayram arası Hanedanlık uygulamalarına öykünen yeni
bir düzenin adımları atıldı.
Geldiğimiz aşamada siyasi irade, yürütme, yargı el ele Cumhuriyet değerlerinin yürürlükten kaldırılması konusunda el birliği içinde
hareket ediyorlar.
Böyle bir hayalin gerçekleşme alt yapısı yok. Ne üretim,
ne de mülkiyet ilişkileri bakımından “padişahım sen çok yaşa” denilecek bir
durum kaldı. Ama mevcut egemenlik
ilişkilerinin, bu altta kalanın canı çıksın düzeni devam etsin diyenlerin artık
toplumu avutacakları başka seçeneklerinin de kalmadığı çok aşikar.
Yurttaşlarının büyük çoğunluğunun gözünde sıfırı
tüketmiş, güvenilirliği kalmamış
bu
siyaset anlayışının ve ekonomik yapının ayakta kalabilmesinin yolu olarak, her
fırsatta bütün muhaliflerine “evde kal”; yaslanmak istediği çevrelere ise
“sokağa sal” formülasyonları geliştirilmeye çalışıldığına kuşku duyulmasa
gerek.
Bu durum 15 Temmuz darbe sonrasının yerleşik kuralı
haline getirildi.
Ayasofya ile ilgili gelişmeler hem bu açıdan, hem toplumun getirildiği kıvamın ölçülmesi
bakımından ve hem de iç ve dış hukukun yeniden ele alınmasına elverişli bir
konu olarak kullanılmak istendiğine tanık olmaktayız.
Kısa bir süre önce de Barolar ve Barolar Birliğine
yönelik içi boşaltılmış, idareye bağımlı, etkinliği yok edilmek istenen kamusal
nitelikteki meslek örgütü operasyonu tamamlanırken, karşılaşılan hukuk dışı yasaklar,
keyfi ve tek taraflı yaklaşımlar ile dikensiz bir gül bahçesi yaratılmak
istendiği ortaya konulmuştu.
Yerel yönetimler üzerinde merkezi yönetim vesayetinin
artırılması ve yetki devirlerine ilişkin düzenlemeleri ise siyasi iradenin
yiyicilik ve talan konusunda da sınır tanımaz bir tutum sergilediğini ortaya
koyuyordu.
Bu süreçte yerli ve milli, Türk İslam söylemi ile devam
edilen bu yolda, devletin derin odakları ile işbirliği içinde, toplumun her nefesinin kontrol edileceğinin,
geçmişten bugüne taşınan en ilkel, en keyfi ve en zalimane söz ve
davranışlardan vazgeçilemeyeceğinin pratiklerini hemen her gün yaşamaktayız.
Çocuk istismarcılığının, gençlere kadınlara yönelik tahammülsüzlüğün
ve cinsiyetçiliğin her türlü kötülük halleri dört bir yanımızda kol geziyor.
Paraya çevrilebilir her şey alabildiğine piyasalaştırılırken,
insanın, emeğin, kamusal yarar kavramının olabildiğince değersizleştirildiği koşullarda yaşamaya
zorlandığımız hepimizin malumu.
Siyasi rakip diyerek
7 öğrencinin hunharca katlinde rol alan bir katilin bu günlerde
ekranlarda misafir edilmesi boşuna olmasa gerek.
Kimlerin
kollanıp
korunduğu, teşvik ve ödüllendirilenlerin kimler olduğunun daha yakından
tanınmasının istenmesi siyasi iradenin geldiği aşamayı ortaya koymaktadır.
Yasak, şiddet ve dayatmalar bütün hızıyla devam ediyor. Öte
yandan aynı hızda pompalanan savaş, kılıç ve tahakküm kültürü ile her koşulda
toplumdan iktidara biat edilmesi isteniliyor.
Siyasi iradenin kin ve nefret söylemlerine eklediği ihanet nutukları ise
son kozlarını oynadıklarını işaret ediyor.
Hemen bütün yaşam alanlarımızı muhaliflerini engellemek, onlara
üstünlük sağlamak ve bu alanları kendileri
için zenginleşme aracı haline getirmek isteyen siyasi iradenin toplumsal yaşama
kazandıracağı bir fayda kalmamıştır.
Tarihin tekerleğini geriye döndürme iddiasıyla iktidarda
kalmak mümkün değildir. Bu yolla
toplumsal ve evrensel olandan yana hak ve özgürlükleri uzun süre
çiğnemek de mümkün değildir.
Hiç kuşku duyulmamalıdır ki toplumun
eşitlikçi özgürlükçü demokratik yaşamından
yana olanların, emeğine, ekolojik yapıya, akla ve bilime, kamusal kaynaklarına
ve laikliğe sahip
çıkanların dayanışma
içinde ortaya koyacakları ortak irade ve ortak karşı duruş;
bu fütursuzluklara ve iktidar düşkünlüklerine en kısa sürede son vermeye
yetecektir.
Yeter ki iktidarın körüklediği böl ve yönet, ayrıştırma
ve dışlama politikalarına alet olmadan, takıntılarımızı bir kenara bırakarak cesaretle
ve omuz omuza tek adam cumhuriyetine karşı geçit vermeyeceğimizi ortaya
koyalım.
Böylesi bir gelişme toplumun tamamı için bayram havası
sağlamış olacaktır.
Ayrıcalıksız hepimizin kendi geleceğimiz üzerinde söz sahibi olmamız,
hakkıyla hukukuyla özgürce barış içinde bir arada yaşama umudumuzu hayata
geçirmemiz dileklerimle iyi bayramlar dilerim.
Hiç yorum yok:
Yaz yorum