19 Kasım 2019 Salı

DİBE VURMAK

Posted by   on

Sit alanı olan 12 bin yıllık tarihi kent Hasankeyf sular altına gömülürken, Gümüşhane Taşköprü yaylasında 12 bin yıllık Dipsiz Göl’ü kurutarak  define arama ruhsatı veren çapsızlık, bu kez suyunun hesapsız kullanımı nedeniyle
kuruma tehdidi altında bırakılan Eğirdir Gölü haberleri ile kendini gösterdi.

Sit alanı kapsamındaki Salda  Gölünün davalık ihalesinin sonucu, hukuksal bir geçerliliği kalmamasına karşın el altından basına sızdırıldı. Bir oldu bitti yaratmak, direnç kırmak isteyen devlet aklı, toprakla doldurulan Dipsiz Gölü iş işten geçtikten sonra, sanki buzul çağından gelen özellikleriyle göl haline getirmek mümkün olacakmış gibi sit alanı ilan edeceklerini, ekolojik koridor yaparak gölü koruyacakları iddiasında bulundu.

İktidar gözlerini o denli para hırsı ile bürümüş, akılları öylesine tutulmuş olmalı ki, önce faydalanalım, nemalanalım sonra göz boyarız politikalarıyla toplumu oyalayabileceğini sanıyor olsa gerek. 


Resmî ellerle dibini görmek üzere olduğumuz kamusal kaynaklarımızın talanı, gizlenemez ve  üzeri örtülemez boyutlara ulaştıkça, dibe vurduklarını kabullenen açıklamalar peş peşe geliyor. İktidar kanadının yerel yöneticileri aracılığı ile köşeyi dönmek isteyenlerin neden oldukları  skandallara karşı, bu kez merkezi yönetim devreye giriyor ve durumu kurtarmaya çalışıyor.

Dipsiz Göl skandalında Cumhurbaşkanı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarla duruma el konularak hatadan dönüleceği duyurusu yapıldı ama iş işten geçmişti…

Aynı şekilde Konyaaltı sahil düzenlemesi hakkında İç İşleri Bakanlığı Müfettişlerinin raporu da artık Türel Yönetiminin kollanacak tarafının kalmadığı koşullarda kamuoyu ile paylaşıldı.

Kentin gözbebeği olan bu kıyı bandı, kapalı kapılar ardında menfaat çevrelerine pazarlanırken, Konyaaltı sahillerini paralı hale getirmek üzere adrese teslim ihale yapılmıştı.  Usulsüzlük ve kayırma üzerine kurulu şartnamesi hakkında, ihbar niteliğinde yazılmadık eleştiri ve uyarı kalmadığı günleri hatırlamakta yarar var.

 Aynı durum Boğaçayı düzenlemesi ile ilgili olarak da yaşanmıştı. Bu proje nedeniyle de daha şimdiden sahil bandında 1 hektarlık kıyı erozyonu meydana geldiği açıklandı.*


Prof. Dr. Nihat Dipova’ nın incelemesi ile ortaya çıkan ve kıyının 19 metreye kadar varan vahim daralması, belli ki iş bitiricilerin umurunda değildi. Zira bir an önce önlem alınmazsa daha da büyüyecek olan bu kıyı daralması 5 yıldır ısrarla ifade ediliyordu. 

Müfettişler Konyaaltı sahil düzenlemesi ihalesi iptal edilmeli, usulsüz ve  geçersiz işlem ve belgelerle teslim edilen işletmeler geri alınmalı diye rapor düzenlemişler...

2014 yılında yarışma projesi olarak ortaya konulduğu tarihlerden beri Konyaaltı sahil düzenlemesi ile Boğaçayı üzerine yazıp paylaşıyorum.**
 
                                                                             Bu projelerin ayıplarının üstü çakma ödüllerle
örtülemeyecek kadar bilime, planlama ilkelerine, kamusal çıkarlara aykırı olduğuna dair hiçbir kuşku bulunmamaktadır. Ama sermaye dünyasının değirmenine su taşımakla ve bundan nemalanmakla memur edilmişler için bu aykırılıkların hiçbir önemi olmadığı da ayrı bir gerçekliğimizdir.


Ne yazık ki kış yaklaşıyor. Şiddetli yağışlar, fırtına, Boğaçayında da; kıyı kenar çizgisine aykırı yapılaşmaların gerçekleştirildiği Konyaaltı Sahil şeridinde de yaşanacak her türlü sıkıntı, taşkın, maddi ve manevi zarar; yine “şimdiye kadar görülmemiş” diye başlayan klişeleşmiş laflarla “doğa olaylarına bağlanan” resmi açıklamaları dinlememiz kuvvetle muhtemeldir.

O nedenle Böcek Yönetiminin öncelikle kıyı erozyonuna engel olmak ve taşkın risklerine karşı önlem almak yükümlülüğü bulunmaktadır.
Bu amaçla Boğaçayı göletini eski haline getirmek ve kıyı bandının daralmasının önüne geçmek üzere bir an önce harekete geçmelidir.

Ayrıca İç İşleri Bakanlığı müfettişlerinin rapor ettiği gibi kamu zararına neden olan Türel Yönetiminin ilgilileri hakkında suç duyurusunda bulunulmaması Böcek Yönetiminin de bu suçlara/kamu zararlarına ortak olması sonucunu doğuracaktır.





* Uydu görüntüleri Prof.Dr.Nihat Dipova'nın makalesinden alınmıştır.
**İlgilenenler için konu ilgili yazılarımın bir kısmının linkini aşağıda belirttim.
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2019/10/turel-yonetimi-neden-oldugu-kamu.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2019/07/bogacayi-goletinin-akibeti.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2018/11/kendin-cal-kendin-oyna.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2018/02/suclu-mu-ariyorsunuz-3.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2018/02/suclu-mu-ariyorsunuz-2.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2018/02/suclu-mu-ariyorsunuz-1.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2018/03/suclu-mu-ariyorsunuz-4_1.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2018/03/suclu-mu-ariyorsunuz-5.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2018/01/konyaalti-sahili-hepimizindir.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2017/11/konyaalt-sahilinde-bitmeyen-senfoni.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2016/08/bogacay-rant-kollayan-bir-projedir.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2015/12/temcit-pilav-gibi-bogacay-projesi.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2015/02/sorun-yumag-konyaalt-sahili-proje.html
https://antalyakentyazilari.blogspot.com/2014/12/konyaalt-sahili-tartslyor.html







Hiç yorum yok:
Yaz yorum

-
Bültenimize Katılın