1.etap “Varyant çıkışından Hill Side Su Otele kadar olan proje maliyeti 52 milyon TL,
2.etap Mini City den Boğaçayı’na kadar olan çalışmalar da bir ay içinde başlanacağı duyuruldu ancak maliyeti açıklanmadı.
1.etap için Beach Park içerisindeki yapıların yıkıldığı, zeminde yer alan parke taşı ve betonarmelerin söküldüğü, altyapının da bir buçuk ayda tamamlanacağı planlanıyor.
Bu bölüm içinde Atatürk Parkı’ndan Beach Park’a iniş için iki adet asansör, ticari üniteler, oyun alanları, spor alanları, kafeteryalar, güneşlenme terasları yer alacak. Koruluk alan içinde yeni yürüyüş ve bisiklet yolları yapılacak. Alanda bulunan amfi tiyatro aynı şekilde korunarak, kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak. Bölge araç trafiğine kapatılacak.
2.Etap Mini City’nin oradan Boğaçayı’na kadar olan çalışmalar da Konyaaltı sahili karayolu transit trafikten arındırılıp, tek şeritli, servis amaçlı kontrollü bir trafik olacak
Büyükşehir Belediyesinin kendi imkanları ile gerçekleştireceği açıklanan bu projenin Varyanttan Büyük Liman’a uzandığı, sosyal alanlar, meydan, kültür merkezleriyle yeşil alanların denize kadar kesintisiz ulaşacağı, önünde hiçbir engel ve duvar olmayacak şekilde vatandaşın sahilden yararlanabileceği şekilde düzenleneceği Boğaçayı projesi ile bütünlük içinde tamamlanacağı açıklandı….
Konyaaltı sahil projesinin öyküsü hatırlanacağı üzere Büyükşehir Belediyesinin 2014 yılında Mimarlar Odasının koordinasyonunda diğer meslek odalarının da katılımıyla gerçekleştirilen bir yarışma ile başlamıştı.
Böylece bu projede Belediyenin keyfi ve kamu yararına aykırı uygulamalarına meslek odalarını da ortak ettiği proje yarışmalarından biri olarak kayda geçmişti…
Nitekim Büyükşehir Belediyesinin yarışma sonucu elde edilen proje üzerinde istediği değişikliği yapma yetkisinin olması, projenin yönetim planının tapuya işlenmemiş olması, mülkiyet ihtilafları çözülmeden yarışma düzenlenmiş olmasının esas zararlarını kentte yaşayanlar çekmeye devam etmektedir.
O nedenle açıklanmaya muhtaç bazı konuların cevaplanmasını istemekte yarar bulunmaktadır…
**Öncelikle yarışma ile elde edilen proje ile şu anda uygulanmak istenen proje arasındaki farklar ve gerekçeleri açıklanmalıdır…
**Beach parkta yıkıldığı açıklanan yapıların, zemin taşların ve alt yapının ekonomik ömrü tamamlandığı için mi ortadan kaldırılmıştır ?
**Minicity yatırımı için Büyükşehir Belediyesi şimdiye kadar ne kadar masraf yapmıştır ? Bu alan neden ortadan kaldırılmaktadır ?
**Kapanan karayolunun ihdası hangi yasal düzenlemeye dayalı olarak Büyükşehir Belediyesi adına tescil edilmiştir. ?
**Yarışma Projesinin yönetim planı var mıdır ? Konyaaltı sahil şeridinin kullanımına ilişkin tapuya işlenmiş Belediye Meclisince kabul edilmiş bir yönetim planı var mıdır ? Yoksa Büyükşehir Belediyesi yatırımı tamamladıktan sonra işletmecilik kriterleri neler olacaktır ?
**Halen faal olan ve Büyük Limana kadar gerçekleştirilen imalatların bu projedeki akibeti ne olacaktır ?
Bilindiği gibi Büyükşehir Belediyesi Konyaaltı sahillerini 29 yıllığına 130 milyon TL den başlamak üzere ihaleye çıkarmıştı ve bu ihalelere katılan olmamıştı.
Bu koşullarda bu alanı işletecek firmanın bu parayı çıkarması için denize girişin bile turnikeli hale getirmesinin kaçınılmaz olduğu ifade edilerek eleştirmiştik.
Oysa tartışılmaya gerek bile olmayacak kadar açık ki kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilmelidir. Kıyılar, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, bu durumu engelleyici hiçbir uygulama söz konusu edilmemelidir. Tapusunda yönetim planı kaydı olmayan işletmecilik anlayışı olsa olsa sahil şeridinin menfaat çevrelerine peşkeş çekmenin bir başka yöntemi olacaktır.
Büyükşehir Belediyesi para kazanacağım diyerek 130 Milyondan az olmamak üzere ihaleye çıkardığı sahil şeridini şimdi kendisi yaptığına göre aradaki farkı tamamen tüccar zihniyeti içinde belirlediği de anlaşılmış olmalıdır.
Kaldı ki tamamı kamusal alan olan Varyanttan itibaren Büyük Limana kadar uzanan proje alanında ancak parası olanların yararlanabileceği yatırımların varlığı, buraların kamusal niteliğini ortadan kaldırmaması mümkün değildir.
Bu alan ne belediyelerin, ne de ticaret erbabının zenginleşme alanı olarak görülmemelidir.
Bu alanda esas olarak ihtiyaç duyulan konu, temiz deniz, temiz sahil, temel ihtiyaçların karşılanacağı, duş, wc, kabin, gölgelik, şezlong gibi aparatların tıpkı park ve bahçelerde kullanılabildiği gibi ücretsiz karşılanması ve güvenliğinin sağlanmasıdır…
Yerel yöneticiler herkesin serbestçe ve eşit koşullarda yararlanması için sahile nasıl daha kolay ulaşılabilir, nasıl daha güvenli ve sağlıklı koşullarda yararlanılabilir üzerine imkan sağlaması gerekirken sahillerimizin tamamen ticarileştirilmesi, zenginleşme aracı olarak değerlendirilmek istemesi, esas olarak parası olanlara hitap eden yatırımlara öncülük etmesi en hafif deyimiyle kente karşı işlenen bir suçtur. Kentlilerin güvenini kötüye kullanmaktır...
Konyaaltı projesi ile birleştirileceği ilan edilen ve yıllarca hayal satmanın bir aracı haline getirilen Boğaçayı projesinin de farklı kamu kuruluşlarının yetki alanında olmasına karşın kendine pay çıkarma ve nemalanma açıkgözlülüğü içinde yürütülen bir proje olduğu artık iyice anlaşılmıştır.
Dere yatağının ıslahı ve korunmasından sorumlu olan DSİ nin her çalışmasında Boğaçayı projesinin start aldığı açıklamaları yapan Menderes Türel’in 1.5 metre kazı sonrası denizin 750 metre içeriye alınacağına ilişkin söylentilerine de açıklık getirmesi ve bu komediye son vermesi gerekmektedir. Bu haliyle birkaç yıl içinde Boğaçayının tıpkı sahil şeridini beslediği gibi kazılan çukuru da dolduracağı gerçeğine karşın, girişilecek böyle bir girişim kente karşı işlenen bir suç değil açık bir cinayet olacaktır… Yeraltı kaynak sularına verileceği zararın, heba edilecek kamuya ait zenginlik kaynaklarının hesabını vermeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir…
Aynı şekilde hiçbir bağlantısı olmamasına karşın Boğaçayı projesinin bir parçası olarak dile getirilen Konyaaltı sahilinde Büyük Limana bitişik 1.2 kmlik uzunlukta yeni bir liman yapılması girişimi de açık bir sahil işgali niteliğindedir.
Halen halkın yararlandığı sahil şeridinin bir kısmını kapatma sonucu doğuracağı son derece açıktır. Boğaçayının girişine kadar fiilen denizden yararlanma koşullarını ortadan kaldıracak niteliktedir. Ancak öngörülen bu liman alanı da Büyükşehir Belediyesine tahsis edilmiş, tasarrufu altında olan bir alan değildir.
Bir kısmı Ulaştırma ve Denizcilik Bakanlığının faaliyet alanında ve esas olarak Antalya Valiliğinin denetiminde olan, denizlerin korunması amaçlı deniz kirliliği ve deniz kazalarına karşı bölgesel acil müdahale alanı olarak belirlendiği tespit edilen bu alanda liman yapılacağını ilan etmek, ne denli keyfi ve kendinden menkul kararlarla kent yöneticiliği yapıldığını göstermektedir.
Büyükşehir Belediyesi “bul karayı al parayı” yöntemiyle kenti yönetmekten vazgeçmelidir… Kentin belirlenen ihtiyaçlarına göre hareket etmelidir… Planlama ilkelerine saygılı davranmalıdır. Yanıltarak, abartarak, göz boyayarak iş yapıyormuş gibi değil toplumsal ihtiyaçlara, ortak alanlardan herkesin eşit ve serbestçe yararlanma ilkelerine göre yatırım tercihlerinde bulunmalıdır…
Hiç yorum yok:
Yaz yorum