12 Ağustos 2017 Cumartesi

Esas Sorun Biziz

Posted by   on

Siyasi iradenin toplumu top yekün sindirme operasyonlarının esas olarak devleti
kendisi için yönetmek üzere kurguladığı konusunda hiç bir kuşku yok ...

İktidarın görünen yüzü buna "terörist temizliği" derken, "yeni bir devlet" kuruluyor söylemi de dolaşımdan düşürülmüyor...
"Ak sevda 16. yılında milletin emrinde daima birlikte" sloganının gerçekte bir "kara sevdaya" dönüştüğünü de hep birlikte yaşamaktayız...
Zira hangi milletin emrinde ve kimlerle birlikte olduğunu sektör sektör, branş branş, mezhep mezhep, aidiyetler, cinsiyetler, nedamete erenler ve yandaşlığın bin bir çeşit halleriyle dizi filmler kıvamında izliyoruz...
Ve ak denilen bu sevda öyle bir kara sevda halini alarak yürümekte ki : gerçekleşebilirliği imkansız, zamanın ve ihtiyaçların gerisinde kalmış, parlatılmaya çalışılan dinsel ritüellerle ve dogmatik öğretilerle kendini kabul ettirmek istiyor... Bu amaçla her türlü eziyeti, sıkıntıyı ve yoksunlukları bütün bir topluma reva gördüğünü ortaya koyuyor...
Bu süreçte umutsuz bir aşkın peşinde, melankolik bir körlük içinde, kendinden menkul kriterlerle suç ve ceza kavramlarının yeniden tanımlandığına tanık olmaktayız... O nedenle bu kadar fütursuz ve bu kadar saldırgan bir dil kullanabiliyorlar...
O denli ayıplarının ve kıyımlarının farkındalar ki kimse paylaşmasın, ülke dışına aktarılmasın diyebilecek kadar evrensel değerlere kapanma, zamana hükmetme sevdasına kapılmış durumdalar...
Klişe sloganlar ve haykırışlar, taşıma ve besleme kalabalıklar kimseyi aldatmasın...
Vatan millet Sakarya denilince her türlü engeli aşacaklarını umsalar da kendileri için vatan, millet ve başkomutan peşinde oldukları sürece, taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini, sevdalarını başkalarına dayatmamaları gerektiğini er ya da geç görecekler...
Elbette herkes farkında, tek adama bağlı parti devleti buyurganlığına mahkum edilmek isteniyoruz...
Sağımız solumuz tedirginlikler, ihbarlar, gizli tanıklar, hiç bir maddi delile ihtiyaç duyulmaksızın hak ve özgürlükleri gasp eden keyfilikler ve emirlere amade kamusal görevlilerle çevrili...
Ülkemizin zenginlik kaynaklarına el koyan, eşitsizliklerin, sömürünün ve talanın sahipleri, hep bana hep bana diyen düzenbazlıklar, işbirlikçiler, yancılar... sefillikleri ve çaresizlikleri sadakalarıyla avutan, bu yolla kendine bağlamak isteyen insafsızlıklar... hep zorla, masallarla, ninnilerle, gücü elinde tutanların sevdalarıyla var oldular...
Ancak şurası çok açık ki emeğine, hak ve özgürlüklerine sahip çıkanlar, vicdan ve adalet diyen Kürtler, yolundan dönmeyen Aleviler, Kadınlar, gençler, dışlananlar, sahipsiz bırakılanlar... inanç ve kökenlere bakılmaksızın hep birlikte kendi ortak sevdalarını kuramadıkları sürece daha çok oldu bittiye getirilen sevdalara katlanarak, başlarından savmaya çalışarak yaşamaya devam edecekler...
O nedenle esas sorun geçen 16 yılda değil, bir araya gelemeyen toplumsal dinamiklerde... kayıtsız şartsız özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik, laik bir ülkede yaşama iradesini ortaya koyamayanlarda...

Hiç yorum yok:
Yaz yorum

-
Bültenimize Katılın