Bu röportaj 2 Ağustos 2016 tarihli Akdeniz Son Nokta Dergisi'nde yayınlanmıştır
Röportaj, Pelin İktuerenBoğaçayı Rant Kollayan Bir Projedir“ Konu ile ilgili kıyı mühendislerinin, öğretim üyelerinin zamanında yaptığı açıklamalarda böyle bir proje için hiçbir çalışma yapılmadığı biliniyor. Sadece Menderes Türel'in hayal dünyası olarak başlayıp devam etmiş, bilimdışı, yapay ve tamamen rant kollamaya yönelik bir projeden ve bu nedenle de değişikliğe gidilmek zorunda kalınan bir projeden bahsediyoruz. ” diyen Antalya Kent İzleme Platformu üyelerinden Avukat Mustafa Şahin ile pek çok tartışmaya konu olan Boğaçayı projesi hakkında görüştük… Boğaçayı projesi aslında antalya’da çok uzun bir süreden beri konuşuluyor, bu proje nasıl başladı, şimdi ne aşamada bulunuyor ?Son yerel seçimlerden sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel bir basın toplantısında bol bol fotoğraf çekilmesini, Antalya’nın birkaç sene sonra tanınmayacak hale geleceğini, gerçekleştirecekleri pek çok projeyle kentin çehresinin değiştireceklerini söylemişti.
Kent merkezinin beton surlarla bölünmesine neden olan kavşak projeleri yanında Konyaaltı sahili ve Boğaçayı projesi de sayılanlar arasındaydı…
90 lı yılların sonlarından itibaren yoğun bir şekilde gündeme alınan, üzerinde araştırma, tartışma ve inceleme yapılan Boğaçayı hemen her partinin de seçim malzemesi olarak kullanıldı.
Başlangıçta Boğaçayının ıslahı ile birlikte kıyısı boyunca gerçekleştirilecek rekreasyon alanları yapılması yaklaşımları bir süre sonra Boğaçayında marina, liman yapılabilir mi tartışmalarıyla devam etmişti. Belli ki bu dönemde Menderes Türel’in hayal dünyasının derinliklerine yerleşen “neden olmasın” takıntısı uzun bir süre kendisinin, partisinin ve Antalya’lıların gündeminde yer almasını sağladı. Öyle ki bu konu Menderes Türel tarafından adeta bir iddialaşma düzeyine taşındı ve giderek megolamanik bir tarzda yürütülmeye başlanmıştı.
Kabul etmek gerekiyor ki bugüne kadar en göz alıcı resimleri çizdiren Menderes Türel oldu. Her biri birbirinden farklı resimler de olsa hepsi tam anlamıyla hayal ürünleriydi… Hiçbir maddi temeli olmayan, hayal ötesi resimlerle birkaç seçim Boğaçayında liman hayali satıldı. İtiraz edenler, “istemezükçü” ilan edilip haklarında demedik laf bırakılmadı. Bu Antalya sevdalısı çılgın projeciler, itiraz edenleri kapasitesizlikle, sığlıkla, her olumlu girişimi engellemekle suçladı.
Neyse ki geçtiğimiz günlerde rüya sona erdi. Çılgın projede değişiklik yapıldığını, Boğaçayının içinde liman yapmaktan vageçtiklerini yalnızca büyük limana bitişik liman yapacaklarını ve proje kapsamında açıklama yapıldı.
Bu aşama itibariyle, Boğaçayı yatağında liman yapılması çılgınlığından vazgeçilmesi önemli bir gelişmedir. Zira bu çılgın projeye esas karakterini veren konu Boğaçayında denizden içeriye doğru 1 km uzunluğunda liman yapma girişimiydi.
Daha önceki itirazlarda Menderes Türel’in tüm çay yatağını kapsar şekilde liman yapma girişimi engellenmişti. Şimdi de 1 km si Konyaaltı sahilinde yapılacak limanla birleşik ve devamı niteliğinde , Boğaçay yatağının 50-60 metre daraltılarak denizden itibaren çay yatağı boyunca 1 km uzunluğunda oluşturulacak kanal boyunca düşünülen limandan vazgeçilmesi sağlanmış oldu.
Diğer bir deyişle Boğaçayında Liman rüyaları sona erdi. Menderes Türel nihayet rüyasından uyandı.
Ancak öyle anlaşılmaktadır ki halen stabil durumda değildir. Zira özü, esas karakteri tamamen ortadan kalkan, hatta iptal edildiği bile ifade edilebilecek bu proje sanki ilk haliyle devam ediyormuş edalarıyla hareket etmesi üstelik yine bilim dışı ve planlama ilkelerine aykırı yapılaşmaları öne çıkarması hiç kuşku yok ki ne kendisine ne de kente herhangi bir fayda sağlamayacaktır.
Boğaçayı ile ilgisi kalmayan bir uzaklıkta ama yine Konyaaltı plajlarının işgaline neden olacak şekilde bu kez Büyük Liman’a bitişik yeni bir liman fikrini ortaya atan Menderes Türel, belli ki geçmişteki takındığı tutumlarının ayıbını hafifletecek, kendini savunacak bir çıkış arayışı içinde…
Oysa öncekilerde olduğu gibi hiçbir bilimsel dayanağı olmaksızın ortaya attığı bu büyük limana bitişik yeni bir liman fikri yanında dere boyunca öngörülen yapılaşmalara ilişkin muğlak yaklaşımlar ve ıslah çalışmalarının geldiği durum ve sonrası hakkında ne düşünüldüğü, bu aşamada ne, nasıl olacak sorularının askıda kalması Menderes Türel’in tıpkı Konyaaltı Projesinde olduğu gibi Boğaçayı projesinde de tribünlere oynayan tarzını gözler önüne serdi.
Kuşkusuz ki bundan sonraki gelişmelerin de takipçisi olacağız ama gelinen noktada Boğaçayı projesi, hayal dünyasıyla kent yönetilemeyeceğinin önemli örneklerinden biri olarak şimdiden tarihe geçti.
Bu projeye ilişkin sıkıntılar nelerdi ?
Doğal yapısı itibariyle, taşkın, kıyı erezyonu, deprem ve yer altı suyu değişimleri ve zemin gibi doğal olayları etkisi altında olan bir bölgede yer alıyor Boğaçayı. Bu bakımdan çok çeşitli disiplinleri ilgilendiriyor. Boğaçayı’nın bulunduğu bölge, yılın dört ayında en fazla yağış alan bir bölge ve çok kuvvetli bir şekilde denize akıyor. Önüne geleni sürükleyip götürdüğü için de Boğaçayı denilmiş zaten. Bu nedenle DSİ’nin akım gözlem istasyonları var Boğaçayı üzerinde; Taşkın önlemeye yönelik tedbirler alınmış ve alınmaya devam ediyor.
Boğaçayı ile ilgili ilk planlama raporu 1998 tarihli. Daha o dönemde yoğun yerleşim kriteri esas alınmadığı için 350 metre yerine 300 metre olarak belirlenen yatak genişliği kısa bir süre sonra etraftaki mülk sahiplerinin tazyiki sonucunda 260 metreye düşürülmüş. Planlama raporu müellifi İnş. Müh. Ahmet Necati Ateş bu değişikliğe onay vermediği için Elmalı’ya sürülmüş.
İlk Boğaçayı projesinde dere yatağının tamamının denizle buluşturulacağı ileri sürülmekteydi. 40 km yeni sahil kazanılacağı gibi akıl ve bilim dışı yaklaşımların ömrü uzun sürmedi.
2. Proje de bu kez yatak genişliği 200 metrelere kadar daraltılmasına neden olacak bir liman öngörülüyordu ki bu da taşkın riski başta olmak üzere, kıyı erozyonu ve yer altı sularının kirlenmesi tehlikesini ortadan kaldırmıyordu. Ayrıca öngördüğü yapılaşmaların tamamı planlama ilklerine aykırıydı. Getireceği yükler hesap edilmemişti.
Geçmişte DSİ nin gerçekleştirdiği planlama raporu için yapılan etütler de dahil olmak üzere Antalya Deniz Ticaret Odasının, Bayındırlık İskan Bakanlığının, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın ASAT ın incelemelerinde Boğaçayı’nda liman- Marina yapılmasının mümkün olamayacağı ortaya konulmuştur. Aynı şekilde Kent Konseyi Çalışma Grupları, Meslek Odaları da bu konuda görüş bildirmişlerdi. Hepsinin ortak görüşü Boğaçayı’nda balıkçı barınağı veya liman yapılması uygun değildir şeklindeydi.
Proje hangi riskleri barındırıyordu?
Menderes Türel’in en gösterişli, en üst perdeden konuştuğu, içinde bilim adamları, global sermaye şirket temsilcileri olan sunumunda ‘Boğa Çayı Islah ediliyor; taşkından ; su kaynakları tuzlanmadan ; Konyaaltı Sahili kıyı erozyonundan korunuyor denilmişti.
Bunlar zaten bütün resmi kurumların, hem belediyelerin hem DSİ’nin olağan görevleri. Taşkınları önlemek; mevcut yeraltı suyu kaynaklarının korunması gerektiren önlemleri almak ve Konyaaltı sahilinin zarar görmemesini sağlamakla yükümlü olan resmi kurumlar sanki bu projeyle koruyucu önlemleri geliştirecekleri izlenimi vermek istediler. Bu yolla esas niyetleri olan Liman ve rezidans yapılaşması için alan yaratma faaliyetlerini gizlemek istediler. Liman ve yapılaşma girişimleri nedeniyle neden olacakları zararlar ve riskler sanki bu proje sayesinde ortadan kaldırılacakmış algısı yaratmaya çalıştılar. Oysa Esas risk boğaçayı yatağında düşündükleri liman ve yapılaşma nedeniyle taşkına, kıyı erozyonuna ve su kaynaklarının kirlenmesine neden olacaklardı.
Son değişiklikten sonra proje kabul edilebilir sınırlara çekilmiş midir ?
Arı deresi de dahil Boğaçayı boyunca öngördükleri altı bölgedeki yapılaşmalardan vazgeçtiklerini açıklamadılar.
2016 Nisan ayında Büyükşehir Belediyesi bu projenin de ayrıntılarını yerleştirecekleri, daha detaylı planlama çalışmalı yapacakları 1/25.000'lik plan değişikliği yaptılar. Temmuz ayında ise projede değişikliklere gidildi.
Boğaçayında liman yapmaktan vazgeçtiler ama projenin detayı hakkında bilgi vermekten kaçınıyorlar…
Bu projede jeoloji, inşaat, mimarlık, şehir plancılığı, çevre, doğal peyzaj ve hukuk disiplinlerini doğrudan ilgilendiriyor ama Projeye ilişkin hiçbir bilimsel çalışma olmadığını itiraf etmiş oldular.
Önceki yıllarda yapılan çalışmaları derleyen ve onlar üzerinden yapılan yorumlarla hazırlanan Boğaçayı projesinden tamamen vazgeçilmesi ve ilgili meslek odaları, kurumlar ve uzman kişiler ile tartışmaya açılmasında sayısız fayda var. Zira,
1- Gelinen noktada Liman ısrarından vazgeçmeleri sayesinde Boğaçayı yatağı daraltılması ve buna bağlı risklerden kurtulmuş olduk.
2- Ama Boğaçayı ile ilgisi kalmasa da Konyaaltı Sahili'nde liman ısrarları sürüyor. Halkın plaj olarak kullandığı alan bu nedenle işgal edilmiş olacak. İnsanların denizden yararlandığı alanı ortadan kaldıran bir işgal söz konusu. Kaldı ki bu alanda limana elverişlilik etüdü bulunmamaktadır.
3- Yapılaşma ısrarı ile bu bölgeye alt yapı, ulaşım gibi yeni yükler getirecekler. Kamusal alanları piyasalaştırmanın ve ticarileştirmenin kamusal yarar sağlamayacağı ortada. Kaldı ki zemini itibariyle de özelleştirilmek istenen dere yatağına bitişik alanlarda öngörülen yapılaşmalar maliyet/ risk faktörleriyle toplumsal bir fayda sağlamayacaktır.
4- Mevcut haliyle 2300 debiye göre önlemlerin alındığı ama Boğaçayı projesi ile 4300 debiye göre önlemlerin artırılacağı ifadeleri son değişiklikten sonraki durumu ile ne hal alacağı açıklanmamıştır.
Daha önce hangi ihtiyaçtan 4300'e çıkarıldığı hakkında bir açıklama yoktu. Şimdi yatağı daraltmaktan vazgeçtiklerine, aşağıya doğru kazı yapmayacaklarına göre 4300 debiye göre önlem almakta ısrara devam edecekler midir ?
Başka konularda da Belirsizlikler bulunmaktadır.
Son söz olarak neler söyleyebilirsiniz ?
Hayal tacirliği sona ermiştir.
Yatlar, katlar, marinalar, İzmir Kordon Boyu öykünmeleri, Kanal İstabul karşılaştırmaları, on bin kişiye iş, matahmış gibi artmasından övünülen emlak fiyatları, kanatlanan inşaat, turizm, sadece Konyaaltı değil bütün Antalya kazanacak söylemlerinin hiç bir maddi temeli yokmuş…
Meğer Fransa emlak fuarında yapılan projenin tanıtımı, Kuveyt emiriyle yatırım görüşmeleri, yurt içi ve yurt dışı sürdürülen kampanyalar birer Sülün Osman misali girişimlermiş…
Global şirketler, bilim insanları, DSİ gibi resmi kurumlar sahneye çıkıp neye dayanarak Boğaçayı’nda liman mümkündür gösterisi yapmış ?
Recep Tayyip Erdoğan Boğaçayı Projesini destekleyip, neden olur bile vermiş ?
Kim kimi kandırmış, kimin eli kimin cebindeymiş ? Resimleri kim çizmiş, kaça çizmiş, şimdiye kadar ne kadar masraf yapılmış ?
Miş’li geçmiş zamanda olsa unutulmamasında fayda var… Özür dileyip dilememek de artık ayıp sahiplerinin kendilerine kalmış…
Ama şurası son derece açık ki Boğaçayı, masallarla, ninnilerle, resimlerle, manipülasyonlarla, söz cambazlığı ile yürütülen siyaseti de siyasetçiyi de önüne katıp denize sürmüştür.