Siyasi iradenin öngördüğü devlet yapısı ve yönetim anlayışı her KHK ile parça parça ilan ediliyor.
Son olarak Milletvekili hakkında açılacak soruşturmalarda TBMM devreden çıkarıldı. Herhangi bir milletvekili hakkında herhangi bir bahane ile suç üstü hükümleri bile uygulanabilir ve sarf ettiği bir sözden dolayı derhal derdest edilebilir...
MİT'in CB'na bağlanmış olmasının ilanı ise bir nevi malumun resmileştirilmesi anlamını içeriyor....
Böylece tek adamın tek bir işareti, tek bir sözü ve tek bir bakışı ile devlet aygıtını emrine amade hale getirilmesinin taşları hızla döşeniyor...
Yakında tutuklanacak kişiler de KHK ler ile yayımlanırsa şaşırmamak gerekiyor...
Oysa bir Fransız yargı kararında da ortaya konulduğu gibi suçlamalar ile en temel hakkımız olan insanca yaşama hakkı hiç kimsenin tekeline bırakılamaz...
"... Adam bahçesindeki elmaları hırsızlardan korumak için denediği hiçbir yol sonuç vermeyince bahçesini çepeçevre demir parmaklıklara kapatıp, elektrik akımı verir. Bir kaç gün sonra demir parmaklıklar üzerinde kavrulmuş bir çocuk cesedi bulunur. Adam, mahkemede ısrarla demir parmaklıklara hırsızlığı önlemek için elektrik akımı verdiğini savunur. Ancak; bahçe sahibi, adam öldürme suçundan dolayı mahkum edilir… "
Kuşkusuz ki esas olan yaşam hakkımızdır... Sahiplikler, iktidarlar, güç ve dayatma, kin ve nefret, kendisi gibi düşünmeyene reva görülen işkence ve eziyet kimseyi vazgeçilmez kılmaz... kendinden menkul zora dayanan veya kendi dışındakileri yok sayan varlık nedenleri kimin kendi sonunu hazırlamamış ki ?
Nuriye ve Semih' in yargısız infazlarla işlerinden ihraç edilmelerine karşı başlattıkları açlık grevleri sürmekte iken teröristlikle suçlanarak haklarında dava açılması ve tutuklanmaları "at binenin kılıç kuşananın" devlet versiyonu olarak sahne aldı. Ama bu eğitim emekçilerinin kendi yaşamlarıyla vicdanlarımıza kazıdıkları mahcubiyetlerimizi siyasi irade mi tedavi edecek... ?
KHK ile İhraçlara karşı oluşturulan komisyonun kendisi haksız uygulamalarının itirafları değil mi ki bu insanların işe iade edilmesini istemek suç oluyor... ?
Avukatlık faaliyetlerinin Antalya ÇHD şube başkanı Deniz Yıldırım'ın tutuklanması için yeterli görüldüğü koşullarda hangi meslek güvenle sürdürülebilir halde olabilir ki ?
Bütün bir toplumu saran bu keyfi ve haksız uygulamaların neden olduğu mağduriyet yaraları giderek derinleşirken, siyasi iradenin tek adamlık hükümranlığına karşı toplumsal dayanışmanın taşlarını hızla döşemenin kaçınılmazlığını hep birlikte yaşamaktayız...
O nedenle kimse adaleti, hakkı, hukuku kendi çatısı altında aramamalı... Kimse kimseyi kendi bulunduğu yerde beklememeli...
Zamanı ve koşulları kendi içimizde olsun insanileştiremeden, keyfiliklere ve adaletsizliklere son veremeyiz....