Anayasa referandumu ile meşruiyeti kalmadığı tescil edilen şark kurnazlarının çaldıkları
minarelere kılıf uydurmaları artık mümkün görünmüyor...Partili tek adamın meclisi işlevsizleştirerek güdümlü bir yargı ile toplumun hakkaniyet duygularını tatmin edebileceğini ummak zaten hayalden öte kaba bir aldatmaca ve dayatma ile mümkün olabilirdi, nitekim öyle de oluyor...
Yaptırım uygulama otoritesine sahip olmak başka, yönetimsel yetkilerin haklı, adil ve kabul edilebilir nedenlere dayalı olması başkadır...
Tam ortasından ikiye ayırdıkları toplumu, referandumda elde edebildikleri şaibeli sonuç ve yönetememe kaygısı ile uzatılan OHAL,
diğer kamu kurumları gibi itibarsızlaştırılan YSK,
siyasi kadrolarıyla doldurulan yargı, Uluslararası ilişkilerdeki acz hallerinin üzerini örtme dilleri,
Antalya Valiliğinin alkollü içki kullanıcılarına yönelik çıkışı,
KHK ile evlilik programlarına konulan yasaklar vs gibi oldu bitti karar ve uygulamalar yanında;
tek adam için partiye kayıt ve kongre takviminin başlatılmış olması da gösteriyor ki bütün gayretleri ve niyetleri yalnızca toplumun % 50 + 1 ine hitap etmek, onların sempatisini ve desteğini devam ettirmek ve bu yolla ayakta kalabilmek içindir...
tek adam için partiye kayıt ve kongre takviminin başlatılmış olması da gösteriyor ki bütün gayretleri ve niyetleri yalnızca toplumun % 50 + 1 ine hitap etmek, onların sempatisini ve desteğini devam ettirmek ve bu yolla ayakta kalabilmek içindir...
Bu nedenle de toplumun diğer yarısına saldırmadan, yargısız infazlarla kamusal alanlarda tasfiyeye yönelmeden, savaş koşullarını sürdürmeden kendilerini güvende hissedemeyecekler...
Son KHK ler ile araya sıkıştırılan Mersin, Muğla, Diyarbakır, Denizli, İstanbul barış akademisyenlerinin bir kısmı daha kamu görevlerinden ihraç edilirken kamu görevlerinden ihraç edilenlerin açtığı davaların külfetleri kendi üzerilerinde bırakılarak komisyona havale edildi.
Hukuksal süreçleri rayından çıkararak, uzatarak, mağduriyet sahiplerini nedamet getirmeye zorlayarak, toplumun diğer yarısını da ya bu yolla teslim almanın ya da hiç bir haktan yararlandırmamalarının mümkün olabileceğini sanıyorlar..
Oysa dışlanmışlıklara, haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı duran çok geniş bir kitle var bu ülkede...
Son 2 haftada olup bitenlerden de anlaşıldığı gibi % 50 -1' in bütün bu olup bitenlere Hayır demesi boşuna değil...
Özgürlükçü, demokratik, laik bir hayat için bu kapalı devre sermaye düzeninin keyfiyetlerini kabullenmeyenlerin, emeğinin hakkını almak için sonuna kadar mücadele edenlerin, farklılıklarımızla bir arada yaşamayı savunanların iradeleri, kararlılığı ve dayanışması ile aşacağız bu kendini bilmez günleri...