Barış, insanlığın en önemli ortak özelliklerinden biri. Bütün halklar, bütün insanlar
savaşsız, sömürüsüz, eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir hayat isterler.
Çünkü hepimiz biliriz ki; savaş ölümdür; yok etmektir; acı çekmektir; yasaklamaktır; korkudur; baskıdır; işkencedir; emretmektir; sürgündür; yakmaktır; zor kullanmaktır; yoksulluktur; işsizliktir; hayat pahalılığıdır.
O nedenle hiç kimse ben savaş taraftarıyım demez. Ama ekonomik, siyasi iktidarını sürdürmek isteyen, bu amaçla savaşı bir araç olarak gören, insanlar üzerine egemenlik kurmak isteyen ‘’başka’’ insanlarda vardır. Bunlar tehdit altında olan, kurtarılması gereken değerlerden ve zorunluluklardan bahseder. Bu ‘’başka’’ insanların sayıları azdır ama zenginlik kaynakları üzerine egemen olma, sömürü ve yayılmacılık anlayışları ile toplumları birbirine düşman etmeyi pekiyi becerirler. Ve her koşulda yönetilenlerin suskun kalmasını sağlayacak iç ve dış düşman bahaneler vardır. Bu yolla ellerine geçirdikleri güçle kendi iktidarları için nesiller boyu düşmanlık tohumları ekerler. Yalan söylemekten, inkar etmekten çekinmezler. Onlar için yalnızca kendi çıkarları önemlidir. O nedenle insan ve doğa kıyımını önemsemezler.
Bu sayede zenginliklerine zenginlik katarlar, başka ülkeleri, o ülkenin insanlarını kendi zenginlikleri için yoksullaştırmaktan çekinmezler,
Bütün egemen güçlerin ve emperiyalist ülkelerin insanlık tarihi boyunca savaşlar için kullandıkları yegane malzeme ise dini inançlar ve milliyetlerimiz olmuştur. O nedenle inançları ve milliyetleri kullanarak savaşa gönderilen emeği ile geçinen, yoksul, dar gelirli insanlar her savaşın mağlubu ve mağduru olmuşlardır.
Artık bütün bunlar bilinir hale gelmiştir. O nedenle 1 Eylül Dünya Barış Gününde tüm Dünyada ve Türkiye’de savaşa, şiddete ve anti-demokratik uygulamalara, yasaklamalara karşı barışı savunanlar, din, ırk, siyasi düşünce farkı gözetmeksizin bir araya geliyorlar.
Çünkü yine hepimiz biliriz ki, dünyaya gelirken hiçbirimize sorulmamıştır, hangi ırktan olacağımız, hangi dini seçeceğimiz, cinsiyetimizin ne olacağı kendi tercihlerimiz değildir. Bu nedenle;
1 Eylül Dünya Barış Gününde bir araya gelenler ‘’ Halklar Kardeştir’’ türküleriyle el ele, kol kola yürürken hiç kimsenin bir başkasına düşmanlığı olamayacağını ifade ederler.
Yeter ki her insan, diğer insanın; bir insan olarak sosyal, siyasal ve ekonomik haklara sahip olduğuna ve bu haklara saygılı davranılması gerektiğine inansın. Bu yolla hoşgörü ve dayanışma fikri gelişsin. Gelişsin ki sorun çıktığında, kendi sorunlarını kendileri çözmek istesin. Kendi sorunlarını kendi çözsün ki aralarına düşmanlık tohumu eken kurtarıcılardan kurtulsun. Kurtarıcılardan kurtulsun ki bir daha dönüp yaşama şansının olmadığı bu yeryüzünde bütün insanlara beraber, gökkuşağı kadar rengarenk ve bir arada, korkusuz ve güven içinde ömrünü tüketsin.
‘’ Savaşlara karar verenler bizler değiliz. Ama barış’a karar verebiliriz.’’ (1.9.2000)
Hiç yorum yok:
Yaz yorum