Sosyal belediyeciliğin ne kadar gerekli ve kaçınılmaz olduğunu ise yaşadığımız bu acılı günlerde fazlasıyla idrak ediyor olmalıyız.
Ekonomik kriz, ticarileştirilmiş kamusal hizmetler, kamu kaynaklarının fütursuzca piyasaya transferi yetmiyormuş gibi, içinde bulunulan pandemi koşulları, dar ve sabit gelirli kent sakinlerini, en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale getirdi. Bu durum kent yaşamından tamamen dışlanmaları sonucunu da doğurdu.
Yerel yönetimlerden beklenen öncelikli faaliyet, hele böylesi koşullarda tereddütsüz tüm imkanlarını seferber ederek bütün dezavantajlı kesimlerin dayanışma haklarının kullanımını kolaylaştırmak ve destek olmalarıydı.
Bütün dünya covid 19 salgın hastalık ile mücadele ederken ve ülkeler kendi içlerine kapanıp yurttaşlarına yönelik desteklerini artırırken, Antalya Büyükşehir Belediyesinin Falezlerin aydınlatılması ihalesi yapması, hangi rengi nerede ve nasıl kullanalım, falezleri nasıl görünür kılalım fantezisi ile uğraşması, hayret uyandıran bir gelişme oldu.
Bu gelişmeyi ilk kez Başkan Böcek duyurmuştu. Ama belli ki kendisi daha hastanede tedavi süreci devam ederken, göreve başlamadan önce kotarılmış bu ihaleyi kucağında buldu. Biraz da bundan olsa gerek, gelen eleştiriler karşısında projenin uygulanmasını şimdilik bekletme kararı aldı.
Zamanlama son derece uygunsuz olmasının yanında yönetim koşulları da çok sorunluydu. Kabul edilmelidir ki 2 yılını dolduran Başkan Böcek, iyi başlamıştı. Tek adam yönetiminin izdüşümü bir yerel yönetim anlayışına karşı önemli bir başarı kazanılmıştı. İlk icraatları olarak Balbey Halk Buluşması, önceki yönetimin kamu bütçesini nasıl çarçur ettiğine ilişkin çalışmalar, Konyaaltı Sahil işletme sözleşmesinin iptali gibi olumlu ve umut verici adımlar da atılmıştı .
Başkan Böcek’in Covid 19 hastalığı döneminde, yokluğunda yaşanan gelişmelerle sorun yaşadığı biliniyor. Basına yansıyan kararlar, atamalar, Falez aydınlatma projesi gibi Karacaören Barajından içme suyu temini ihalesinin de sağlıklı bir süreç işletilip detaylıca değerlendirilmediği, yönetim zafiyetinden yararlanıldığına ilişkin ciddi işaretler var.
Zira her iki konuda da partisinin önceki dönemlerde Büyükşehir yönetiminde uyguladığı politikalarla uyuşmuyor. Önceki başkanlardan Akaydın’ın açıklamaları, aynı partinin her iki başkanın Falezlerin aydınlatılması ve İçme suyu temini projelerinde neden farklı politikalar uyguladıklarını ortaya koymalarını zorunlu kılıyor.
Çünkü her iki konu da hepimizi fazlasıyla yakından ilgilendiriyor.
Falezler korunması gereken ortak bir alanımız. Diğeri ise temiz hava kadar gerekli sağlıklı/temiz içme suyu ihtiyacımız.
Hatırlatmakta yarar var, yerleşim alanlarımız, doğal yapısı ve korunması gereken ekosistemi ile hepimize sunduğu vazgeçilemez değerleri barındırıyor. Kendimizi yeniden üretmeyi, toplumsal ilişkilerimizi ve geleceğimizi besleyen ekolojik dengeyi ve kamusal çıkarları esas almayan kentsel düzenlemeleri takip etmek kent hakkımızın bir parçasıdır. O nedenle kentten kaçırılarak karar verilen ve uygulamaya konulan bütün projeler kente karşı işlenmiş suçlar kapsamındadır.
Örneğin, Boğaçayı Projesi bu konuda yaşanan en çarpıcı örneklerden biridir. Yılın dört ayı boğa gibi akan ve taşıdığı rüsubatla Konyaaltı sahili çakıllarının oluşumunu sağlayan dere yatağına yat limanı yapacağım diye tutturan ve yıllarca bu masalı pazarlayan Türel Yönetimini liman yapımından vazgeçirmek, duyarlı kent dinamiklerinin bin bir uğraşıyla mümkün olmuştur. Ama yalnızca rant yaratmak amacıyla liman olmadı bari görsellik adına havuz yapalım kararı, yok ettiği doğal yapısıyla, canlı türlerinin kaybıyla ve halen sahil şeridinde neden olduğu erozyonuyla kentin sırtında kambur, kamu bütçesinde de açılan koca delik olarak kalmıştır.
Dahası kirlilik ve koku kaynağı olması, o bölgede bulunan içme suyu kaynaklarının dahi gözden çıkarılması, kamusal çıkarlar aleyhine hayata geçirilen en insafsız, en acımasız yatırım olarak kayda geçmesine neden olmuştur.
Falezlere ilişkin aydınlatma projesi konusu alan, 1979 yılında doğal sit, 1996 ve 2008 yıllarında farklı kısımları 1.derece doğal sit alanı ilan edilen, 2020 de ise “Kesin Korunacak Hassas Alan” ”Nitelikli Doğal Koruma Alanı” olarak tescillenen kısımlarıyla, flora ve faunası ile birlikte mutlak korunması gereken doğal bir yapıya sahip.
“Animasyonlu projektörlerle aydınlatılmak” istenen Falezlere ait
bu proje, alanın ekolojisine ve iklim değişikliğine duyarsız, görüntü
kirliliği ve gereksiz harcama kaynağı olarak görülüyor.
Bu konuda Akademisyenler, çevre bilimciler, meslek odaları, duyarlı yurttaşlardan sonra Kent Konseyi, TMMOB il Koordinasyon Kurulu gibi kent dinamikleri ve uzmanlık kuruluşları bilimsel gerçekliklerden yana tutum alınması çağrısında bulundular. Falezlerin/yalıyarların aydınlatılması ile karşılaşılacak sakıncaları ve zararları ortaya koydular.
Altı da üstü de su olan bu coğrafyaya özgü oluşan traverten platosunun üzerine kurulu kentin yöneticileri, kent sakinlerine ve uzmanlık kuruluşlarının uyarılarına kulak vermelidir. Kent merkezinin ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılayabilecek su kaynaklarının yönetilememesi gibi, falezlerdeki ekosisteminin de korunamaması ve sürdürülememesi durumu, yönetim terciklerinin kamusal çıkarlarımızı esas alınmadığının bir başka göstergesi olacaktır.
Zira, sahip olunan doğal, yaşamsal ve simgesel değerlerin piyasacı bir yaklaşımla ele alınması, belki kimi tüccarları ve rant düşkünlerini memnun edecektir ama böylesi yaklaşımların bu güne kadar süregelen gayri meşru ve yasa dışı uygulamaların üzerine tüy dikmekten başka bir anlama gelmeyecektir.
Koruma kararlarına karşın, geçen 40 yıldan sonra geriye bakıldığında, kıyıya yakın çok katlı özel yapılaşmalar, çökme sonucu trafiğe kapanan yollar, Talya, Dedeman ile başlayan otel inşaatları, Valilik, DSİ , Özel İdare gibi kamu binaları, asansörleri, mağaralara gömülen kaçak yapıları, kazılan merdivenleri, dökülen betonları, çakılan platformlarıyla devam etmekte olan;
**Endemik bitkileri, Akdeniz foklarını, yarasaları ve kuş türlerini yuvalarından etmeyin.
**Göç yolda düzelir mantığı ile önce ihale yapılıp, 2 ay sonra Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonundan alınan şartlı olura güvenmeyin.
**Komisyon kararında yer alan flora ve faunanın korunması gerektiği esası, bu alanda canlıların mutlak korunması gerektiğini ifade ettiğini o nedenle falezlerin bünyesinde barınan onca kuşu, balığı ve diğer canlıları yapay aydınlatmalarla kaçırmanın sorumluluğunu unutmayın.**Kamu bütçesini gereksiz, zararlı sonuç vereceği ortaya konulan uygulamalara harcamayın.
Sözün kısası,
**falezlerin doğallığını, özgünlüğünü ve burada var olan canlıların "çok sesliliğini" bozmayın.
**Telafisi imkansız zararlara neden olup, falez failleri listesine adınızı yazdırmayın.
Hiç yorum yok:
Yaz yorum