22 Ocak 2020 Çarşamba

KONYAALTI SAHİLİ HALKIN OLACAK MI ?

Posted by   on

Türel Yönetiminin Alkoçlar Seyahat Turizm ve Otelcilik AŞ
ile Senatalya Turizm Seyahat Acentası iş ortaklığına ihale ettiği
Konyaaltı sahil işletmeciliği sözleşmesi,
Böcek yönetimi tarafından tek taraflı olarak fesih edildi.
Kararın alınmasında en temel gerekçenin, sözleşmeye uygun davranılmaması ve belediyenin gelecek yıllarda altından kalkamayacak kadar zarara  uğrayacağının tespit edilmiş olmasıdır.

Şimdiye kadar 15 milyon TL den fazla zararın olduğu ve her yıl bu zararın katlanarak artacağı belirtilen açıklamada projenin imalatına 254 milyon masraf yapıldığı, sahil mobilyası, peyzajı, bakım ve onarımı, güvenliği belediyeye ait olmak üzere bu alanın işletmeciye (30 büfe, sahilde 26 şezlong-şemsiye alanı, 40 işyeri, 2 kafe, 1 çay bahçesi ile) yıllık 8,5 milyondan başlayarak  8 + 10 + 10 olmak üzere 28 yıllığına ihale edildiği, daha sonra ünite sayısına eklemeler yapıldığı, bu haliyle, ne maliyeti karşılamak ne de yapılacak masrafların altından kalkmak mümkün olamayacaktır, denildi.

Diğer bir ifade ile böyle bir ilişkinin sürdürülebilmesi bakımından maddi ve hukuki imkansızlık halinin söz konusu olduğunun altı çizildi.
Öyle anlaşılmaktadır ki sözleşmeye aykırı uygulamaların tespit edilmesi kadar 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ilgili düzenlemeleri de bu kararın verilmesinde etkili oldu.

Birkaç ay önce de  İç İşleri Bakanlığı Müfettişlerinin Konyaaltı sahil düzenlemesi ihalesi iptal edilmeli, usulsüz ve  geçersiz işlem ve belgelerle teslim edilen işletmelerin geri alınması gerektiği hakkında rapor düzenlediği açıklanmıştı. Meselenin ayyuka çıkması nedeniyle İç İşleri Bakanının kendisi de bu alan için özel inceleme başlattıklarını açıklaması kokuların fazlasıyla yayıldığının işaretleriydi. 

Sahil düzenlemesi için harcanan para, ihale bedeli , sözleşme süresi ve işletmecinin tayin ettiği alt kiracıların kira bedelleri karşılaştırıldığında da görüleceği üzere, Türel Yönetiminin önceliğinin kamusal alanları iktidar çevresinin zenginleşme aracı olarak kullanmak üzere bir rol üstlendiğini  ortaya koymaktadır.
Sahil düzenlemesinin yapımı aşamasından sonra, ihale ve  işletmecilik sürecinde adrese teslim işlemler, ne kadar harcama o kadar nemalanma yöntemleri bu projede de keyfiyetin tavan yapmasını sağlamış; kıyı yasasına aykırı olarak büfe işletmecilerine sahili işgal etme imkanı bile tanınmıştır. Ardı sıra işletmelerin dilediği gibi genişleme, platform, bar oluşturma, kabinlere, duşlara, WC lere el koymalarına göz yumulmuştur.

Şurası açık ki kamusal zarar Böcek Yönetiminin açıkladığı rakamlarla ölçülemeyecek kadar büyüktür. Zira yerli yabancı turistlerin  ve tüm Antalya’lıların kentin merkezinde en kolay, en çabuk ulaşabileceği bu sahilin paralı hale getirilerek gece gündüz kullanımına önemli ölçüde sınırlama getirilmiştir.

O nedenle danışıklı olduğu besbelli olan bir ihale sonucu yapılan sözleşmenin feshi çok önemli bir adım olmuştur ama gerçekten kamunun çıkarlarına uygun uygulamaların hayata geçmesi için öncelikle açıklanmayı bekleyen 3 temel soru bulunmaktadır.

1-Kamu zararına neden olmanın hem mali hem de cezai sorumluluğu vardır.
•    Kamu görevlilerinin neden oldukları zararlardan dolayı sorumlulukları  Anayasanın 40 ve 129. Maddeleri ile ortaya konulmuştur.
•    5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 8'inci maddesi hükmü uyarınca, her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanların yetkili kılınmış mercilere hesap vermeleri zorunludur.
•    4483 sayılı Memurlar ve diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanunun da ortaya konulduğu gibi suç işleyenler kadar bu suça ortak olanlar, suçun üzerini örtenler, gereğini yapmayan yetkililer de sorumluluktan kurtulamazlar.
Benzeri açık yasal düzenlemeler gereği, İç İşleri Bakanlığının özel teftişi ile yetinmeksizin kamu kaynakların sorumsuzca harcanmasına ve kullanılmasına neden olduğu açıklananlar hakkında yasal yollara başvurulacak, ortaya konulan zarar rücu edilecek midir ?

2- Yine Anayasa ve Kıyı yasasında yer alan sahil düzenlemelerinin kamusal niteliği gereği parası olan, olmayan herkes kıyı kenar çizgisi ile belirlenen alanlardan serbestçe yararlanabilecek midir? 
Sahil işgalleri engellenerek, şezlong, şemsiye tüccarlığına son verilecek midir ?
Böcek yönetimi ihale ile düzenlenen esas sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih etmiştir. Alt kiracılarla yapılan sözleşmeler dayanaksız kalmıştır. O nedenle açıklandığı gibi alt kiracılarla ilişkinin devam edilmesi halinde, yasa ve yönetmeliklere aykırı kullanımlara son veren yeni sözleşmeler yapılacak mıdır ?

3- Kamunun ortak malı olan sahillerin kullanımında eşitlik ve genellik ilkesinin hayata geçirilebilmesi için sahil  yönetiminde kent dinamikleri söz sahibi olabilecekler midir? Sahilin mevcut göstermelik alan yönetiminde yer alanların çoğunluğu Belediye çalışanlarıdır. Oysa sahillerden serbestçe yararlanılabilmesi ve yurttaşların ve turistlerin kendilerini yolunacak kazlar olarak görmemeleri bakımından sivil toplum kuruluşlarının, emek ve demokrasi güçlerinin “alan yönetiminde” temsil edilmeleri sağlanacak mıdır ?


“Biz birlikte yaparız” sloganını kullanan Böcek Yönetimi için bu uygulamaları hayata geçirmek hiç de zor değildir. Ancak öncelikle bu 3 konuda gerekli adımlar atılmayacaksa,  işletmecilikte eski hamam eski tas olacaksa sözleşme iptali hamlesi de zararına “havanda su dövmenin anısı” olarak kalacaktır.     

Hiç yorum yok:
Yaz yorum

-
Bültenimize Katılın