10 Aralık 1999 Cuma

İnsan Hakkı

Posted by   on

İnsan, yalnızca fiziki bir varlık değil aynı zamanda sahip olduğu ve kullanıldığı hakları ile
bir bütün. İnsanın hakları da, hem kendisinin bir ürünü, hem de ayrılmaz bir parçası olarak, geçmişi, bugünü ve geleceği de içine alan, daha iyiye, daha doğruya, daha güzele giden bir değişim ve gelişim sürecini ifade ediyor.

İnsanlık tarihi boyunca uğranılan haksızlıklara, ezilmişliğe, her türlü sömürüye ve eşitsizliğe karşı verilen mücadele sayesinde bugün köle değiliz ve sahiplerimiz de yok. Yine bu sayede bugün büyücülerin, feodal beylerin, padişahlarında kulları değiliz.
 
Artık, uluslararası anlaşmalarda, ayrımsız her insanın onurlu, özgür, haklar bakımında eşit, korku ve yoksulluktan uzak, güven içinde yaşamaya hakkı olduğu kabul ediliyor. Yalnızca insan olmamızdan dolayı, yaşama hakkı, kişi dokunulmazlığı, kendini özgürce ifade edebilme, örgütlenme, bilgiye engelsiz ulaşabilme, eğitim, sağlık gibi vazgeçilmez, devredilemez, ertelenemez haklara sahip olduğumuzu da biliyoruz. Bu nedenle hiçbir görüşün veya devlet yapısının, yüce ve kutsal değerleri gerekçe göstererek veya herhangi bir neden ileri sürerek bir başka insanın en temel haklarını ihlal etmek, kullanılmasını engellemek haklarına sahip olmayacağını söyleyebiliyoruz.
 
Bunun yanında, bütün insanlık ailesinin oybirliği ile kabul ettiği, Birleşmiş Milletler belgeleri haline gelen uluslararası insan hakları bildirgelerinde belirtilen en temel haklarımızın sık sık ihlal edildiğini de biliyoruz.
 
Çıkarları birbirine karşıt güçlerin, birbirlerine üstünlük sağlama, sindirme ve yönetme mücadelesi olarak sürdürülmek istenen toplumsal yaşam biçimleri ne yazık ki insan haklarının her türlü ihlalini de beraberinde getiriyor.
 
Gelir adaletsizliği, eşitsizlik, sömürü ve imtiyazın olduğu her yerde insan haklarının ihlali kaçılmazdır. İnsanların kendilerini özgürce ifade edemedikleri, ülke ve kent yönetimlerinde gerçekten sözlerinin dinlenmediği, çıkar gruplarının lehine bir işleyişin egemen olduğu bütün topluluklarda insan haklarının gerçekleşmesi için daha çok çaba sarf edilmesi gerekiyor.
 
Bugün dünya üçüncü kuşak haklarının yani, uzay hakları gibi hakların mücadelesini verirken bizim gibi ülkelerde daha birinci kuşak haklarının yani yaşama hakkının, vücut bütünlüğünün korunması haklarının, sağlıklı koşullarda, şiddetten uzak ve gelecek güvencesinin sağlandığı bir ortamda yaşama haklarının mücadelesi verilmektedir.
 
İnsan hakkının, bu hakları ihlal edenlere terk edilecek kadar önemsiz ve değersiz olmadığını hepimiz biliyoruz. Bugün için ateş yalnızca düştüğü yeri yakıyor. Ama insan haklarının herkes için geçerli olduğu, bir başkasının yangınının bizim de başımıza geleceğini düşünerek her ateşin bizi de yaktığı bilincine ne zaman varırsak sanırım o zaman bizim ülkemizde de hiçbir güç antidemokratik, yasakçı, şiddete dayalı uygulamaların savunucusu konumunda kalmak istemeyecektir.(10.12.1999)

Hiç yorum yok:
Yaz yorum

-
Bültenimize Katılın