28 Nisan 2015 Salı

Dokuma Fabrikası Alanında Neler Oluyor ?

 Yaklaşık 10 yıl önce Kepez Belediyesi girişimi ile Dokuma Fabrikasının bulunduğu
alanda çelik, beton yığınları halinde devasa bir ALIŞ VERİŞ MERKEZİ inşaatı yükselmiş olacaktı. 

Bu girişim o yıllarda duyarlı yurttaşların oluşturduğu “dokuma çalışma grubu” öncülüğünde “dokumaya dokunma” adıyla verdikleri kararlı mücadele sonucunda gerçekleştirilemedi.

Geçtiğimiz aylarda Kepez Belediyesi yönetimi bu kez “dokumaya dokunuyoruz” duyurusuyla sahne aldı.  “Ortak akıl”,“dokumayı halka açıyoruz” ifadeleriyle bir kısım meslek odası, ticaret örgütleri, belediye meclisinde yer alan siyasi partilerin temsilcileri belediyenin “dokuma çalışma grubu”nda yer aldılar…  

10 YIL ÖNCE 10 YIL SONRA

10 yıl önce “Dokumaya dokunma” diyen halkın “dokuma çalışma grubu” vardı.

10 yıl sonra “Dokumaya dokunalım” diyerek oluşturulan belediyenin “dokuma çalışma grubu”…
 
Böylece bu süreçte aynı isimle 2 farklı çalışma grubunu ortaya çıkardı.

Halkın “dokuma çalışma grubu”, gönüllü, katılıma açık, samimi ve gerçekten Dokumaya dokunulmasını istemeyen sivil bir inisiyatif olarak dayatmacı otoriteye karşı başarılı bir mücadele örneği göstermişti.

Belediyenin “dokuma çalışma grubu” resmi, yönergesi ile sınırlı, peşin hükümlü bir iradeyi ve otoriteyi temsilen yukarıdan aşağıya oluşturuldu...

Bu ayrışma Dokuma alanının özelleştirilme idaresinin tasarrufuna geçtiği 2000’li yılların başından itibaren hep var oldu…

Bir tarafta kamusal alanlarda toplumsal gelişime katkı sağlayacak imkanlardan eşit ve serbestçe yararlanma hakkı ve beklentisi olan yurttaş yaklaşımı …

Diğer tarafta gizli saklı yürütülen pazarlıklarla, kamusal alanları pazarlayan, ticarileştiren, özelleştiren yönetim anlayışı…

ÖZELLEŞTİRME İDARESİNDEN KEPEZ BELEDİYE’SİNE…

Bilindiği gibi Özelleştirme İdaresi, özelleştirilen Sümer Holdinge bağlı Antalya Pamuklu Dokuma Sanayi TAŞ’ye ait 488 bin m2lik alanı ihale yoluyla satmak istemişti. Ancak yüzbinleri bulan Antalyalıların direnci ve “sattırmayız imzaları” karşısında geri adım atarak, çareyi bu alanın mülkiyet hakkını bedelsiz olarak Kepez Belediyesine devretmekte bulmuştu…

Böylece Sümer Holding A.Ş, Antalya Pamuklu Dokuma Sanayi T.A.Ş’deki yüzde 99,982 oranındaki Holding hissesini Kepez Belediye Başkanlığı’na bedelsiz olarak devretmişti.

DOSTLAR ALIŞ VERİŞTE

Özelleştirme İdaresinin Dokuma Fabrikası satış ihalesine katılan olmamıştı. Antalyalılar da tepki gösteriyordu. Kepez Belediyesi’nin başında da uyanık, atak, tüccar bir belediye başkanı vardı. Bırakın, sizin yapacağınız işi ben yaparım demekle kalmıyor, ihalesiz, kısa yoldan kamusal alanı pazarlamayı taahhüt ediyordu.
 
“…Özelleştirme ve ticarileştirme sadece merkezi yönetimin işi olmamalıydı. Yerellerde bu işten nasiplenebilirdi...”

Nitekim öyle yapıldı. Belediyenin önünü açmak için Özelleştirme İdaresi 31.01.2005 tarihinde 2005/07 karar ile 1/1000’lik ve 1/5000’lik planlarda plan değişikliği yaptı. Dokuma Fabrikasının yapılarının bulunduğu parsellere park ve meydan alanı, yan parselde kentsel ve bölgesel iş merkezi olarak imar planı değişikliğini onayladı.  Yine aynı gün 2005/19 sayılı karar ile Dokuma alanını bedelsiz olarak belediyeye devretti.

Böylece bir önceki imar planında Pil Fabrikasıyla birlikte 600 bin m2’lik kent parkı planını değiştiren Özelleştirme İdaresi, 488 bin m2’lik Dokuma Fabrikası alanında kent parkını 200 dönümle sınırlandırmakla kalmayıp, fabrikaya bitişik 250 dönümlük parseli “ticaret alanı”na dönüştürerek bu alandaki yapı yoğunluğunu da artırmış oldu.

2005 YILINDA ONAYLANAN BU PLAN HALEN YÜRÜRLÜKTEDİR.

O gün bugündür  bu durumdan rahatsızlık duymayan yerel yöneticilerimiz planlama yetkilerinin ellerinden alınmış olmasına, kamusal alanların bu denli gaspına sessiz kaldıkları yetmezmiş gibi günahı paylaşırcasına Belediye kayıtlarında “...Bu süreçte Mimarlar Odası ve diğer sivil toplum kuruluşlarının da olumlu görüşleri (!) doğrultusunda, Özelleştirme İdaresinin ve Kepez Belediyesinin görüş birliği sonucunda Fabrika tesislerinin ve lojman yapılarının yer aldığı kültür ve tabiat varlıkları kurul kararı ile sit alanı olarak belirlenen alanlar park alanı olarak belirlenmiş ve batıdaki alan ise 27718 ada 1 parsel numarası alarak ticari alan olarak tescil görmüştür….” açıklamasını yazabilmişlerdir.

YANLIŞ DÜZELTİLMELİDİR…

 
Hedef tahtasına oturtulan dönemin Belediye Başkanı, kabul edilmelidir ki olan bitenden sorumludur… ama esas sorumlu olanlar, önceki planı değiştiren Özelleştirme Yüksek Kurulunun üyeleridir.

Dokuma alanının önemli bir bölümünü ticari iş merkezi haline getiren kararın altında imzası olanlar Özelleştirme Yüksek Kurulunun başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile üyeler Ali Babacan, Kemal Unakıtan, Binali Yıldırım ve Ali Çoşkun’dur.
Bilindiği gibi bu üyelerin temsil ettiği siyasi anlayış özelleştirme şampiyonu olmuştur…

Kamusal hizmetleri, kamusal alanları piyasalaştırmak, ticarileştirmek adına merkezi ve yerel yönetimler el ele vermişler kamusal kaynakları küresel sermaye dünyasının hizmetine sunmuşlardır… Bu yolda ayaklar altına aldıkları kamusal değerler, kamusal haklar umurlarında olmamıştır….  

Dokuma Fabrikası operasyonunun başından bugüne kadar merkezi hükümetin bilgisi dahilinde, onunla uyum içinde yürütüldüğüne kuşku duymayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır… 

YÖNTEMLER AYNI…
Kendi yapamadığını Kepez Belediyesi eliyle gerçekleştirmek isteyen Özelleştirme İdaresinin minareyi çalıp kılıfını Belediyeye diktirmek istediğini, o günleri yaşayanlar hatırlayacaktır.…

Tüccar başkan tıpkı bugünlerde olduğu gibi “yerinde kahvaltılı toplantılar”, “göz alıcı açıklamalar”, “kamuoyunu ikna turları” gibi alışılmış yöntemleri ihmal etmemiştir.

Ne var ki işin arka planı öğrenilip Dokuma yapılarının yıkımı gündeme gelince yurttaşlar “Dokuma Kentsel Sit olsun” “Dokumaya dokunma” seslerini yükseltmeye başladılar.

İlginçtir tıpkı bugünlerde söylenen “Dokumayı halka açıyoruz” sloganı gibi, 10 yıl önce de “Dokuma Antalya’ya kazandırıldı” cümlesi de alanın MDC TURKMALL’ a 49 yıllığına üst hakkının tahsis işlemi duyurusunda kullanılmıştı.       

Yurttaş girişimi de boş durmadı, Kent Konseyini, meslek odalarını, siyasi partileri,  sendikaları, üniversiteyi, toplumun tüm kesimlerini harekete geçirdi.

Nihayet çabasının ilk meyvesini olarak Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun,

“…Dokuma Fabrikası alanının kent kimliğindeki yerinin korunarak yaşatılabilmesi için giriş kapısı ve bu girişi çevreleyen yönetim binası, yemekhane ve depoların "Taşınmaz Kültür Varlığı" olarak tescil edilmesine…” “…Dokuma Fabrikası alanındaki ağaçların da kent dokusunu tanımlayan nitelikte olduğu için tamamının korunmasını, bu çevrenin fonksiyonlandırılması…” kararının alınmasını sağladı…

Bu karar, 2005 yılı aralık ayında verildi ama 2006 yılının ocak ayında Dokuma alanı Turkmall’a teslim edilmekle Belediye yönetimi kendi halkına ve değerlerine meydan  okumaya devam edecekti…

Yurttaş inisiyatifi kendi imkanlarını zorladıkça, tüccar başkan fütursuzca işlemlerine devam etti…

YARGI KARARLARI…

Yurttaş inisiyatifi nedeniyle ancak 2006 yılının Aralık ayında temel atabilen Turkmall    bu kez karşısında yurttaşların “direniş çadırını” gördü. Kamusal haklarına sahip çıkan yurttaşların üzerine kolluk kuvvetlerini göndermekten çekinmeyen belediye yönetimi ise  toplumda infial uyandırmıştı…

Bu koşullarda yürütmeyi durdurma kararının verilmesi ve 2012 yılında da tahsis işleminin iptali kararının kesinleşmesi ile yeni bir dönem başladı. 

Belediye tapuya işlenen üst hakkı kaydının kaldırılması için dava açarken, Turkmall da masraflarını, mahrum kaldığı gelirinin tahsili amacıyla 365.768,895,00 TL lik tazminat davası açtı. Yargılama sürüyor ancak Mahkeme hem park alanının hem de ticari alanın tapu kaydına Turkmall lehine tedbir kararı vermiş bulunuyor.

Mahkemenin yakın bir gelecekte sona ermesi de pek mümkün görülmüyor….

3 FARKLI DÖNEM…

Özelleştirme İdaresinin Dokuma alanının mülkiyetini Kepez Belediyesine devrini sağladıktan sonra 3 ayrı dönem yaşandı, yaşanıyor… 

* AKP 1. Dönem Kepez Belediyesi yönetimi, Dokuma Fabrikası hisselerini özelleştirme idaresinden devir alır almaz, güle oynaya “Dokumayı pazarlıyoruz” , “Dokumayı yıkıyoruz” demişti…

**AKP 2. Dönem Kepez Belediyesi yönetimi “Dokuma’da yargılamanın sonuçlanmasını bekliyoruz” pozisyonuna geçti.

***AKP 3. Dönem Kepez Belediyesi yönetimi “Dokumaya dokunuyoruz” “Dokumayı kurtarıyoruz” jenerikleri ile şimdilerde yeniden kamuoyunun gündeminde…

SORU İŞARETLERİ …
10 yıllık süreçte yaşanan olgulara bakıldığında AKP 3. dönem Belediye yönetiminin esas niyetinin ne olacağı konusunda aydınlatılması gereken konular bulunmaktadır.

İlk olarak denilebilir ki ; Belediye yönetimi bakımından bu üç dönemin ortak özelliği birbirlerinin devamı ve tekrarı olarak 1. dönem operasyonlarının haklılığını kanıtlamak için kesintisiz çaba harcamış olmalarıdır…

Belediye aleyhine çıkan yargı kararının temyiz edilmesi, olmadı karar düzeltme yoluna başvurulmuş olması,  tüm yargı yollarının tüketilmesi sanıldığı gibi idari sorumluluk gereği işlemler olarak gösterilmesi yeterli bir mazeret olmayacaktır.

Öyle anlaşılmaktadır ki belediye yönetimi ve Turkmall ortak bir beklenti içinde son ana kadar yargıdan lehlerine gelişebilecek bir sonuç beklediler…

O nedenle meclis kararıyla bu sorunu çok daha önce çözmek üzere herhangi bir girişimde bulunmadılar. Bu konuda kamuoyuna yapılmış herhangi bir açıklama olmadı.

Bu nedenle seçim broşürlerinde bu bölgeyi yeşil alan olarak düzenlemek istedikleri söyleminin inandırıcılığı olmamıştır… Nitekim bir sonraki seçim döneminde bu vaatlerinden vazgeçtiler…
 
İkinci olarak;

AKP, Kepez Belediyesi 2009 seçim bildirgesinde Dokuma alanını Hyde Park yapacağını ilan etmişken şimdi kongre vadisi söylemini gündeme getirmesi akla çok daha başka türlü sorular getirmektedir.

Kongre vadisi ile kast edilen nedir? Kaplayacağı alan ne olacaktır? Kim yapacaktır? Kim işletecektir? Devam eden dava nedeniyle muhtemel hükmedilecek tazminata karşılık düşünülen bir pazarlık konusu mu yapılmak istenmektedir ? vs.vs. … 

Üçüncü olarak;

“Dokumada yargılamanın sonuçlanmasını bekliyoruz” döneminde “kamusal alanı pazarlamaya devam ediyoruz” faaliyetlerine de sahne oldu. Alt yapı yükü,  yoğunluğu, çevresel etkileriyle Meltem mahallesine reva görülen stadyumun, önce Dokuma alanında düşünüldüğü, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Turkmall ile görüşülmesi talimatı verdiği, “Dokumada Stadyum” yatırımını AKP 3. dönem Belediye başkanının da desteklediği    gazetelerde yer almıştır.

Dördüncü olarak; 

AKP 3. dönem Belediye Başkanının ticari alanda kongre vadisi projesini dillendirirken duyumlarımıza göre Belediyenin Dokuma çalışma grubunun raporunda bu önerinin esaslı bir şekilde desteklendiği, daha da ileri giderek “kültürel alış verişin önünün açılması”, “turizmin 12 aya yayılması”, “kepez halkının bu gelirden pay alması” gibi   kulağa hoş gelen ama ucu nereye gideceği belli olmayan önerilerde bulunulmuş olması, o da yetmedi  250.000 m2 lik alanın % 60 ında inşaat alanını uygun görmesi, şimdiki zamanların “DOSTLAR ALIŞ VERİŞTE GÖRSÜN” örneği olarak, “resmi ortak akılla” da ancak  bu kadar olur düşüncesini pekiştirmiştir. 

Beşinci olarak;

AKP 3. dönem Belediye yönetiminin Dokuma sahasını neden bir bütün olarak değerlendirmek istemediği halen anlaşılabilmiş değildir.  İfade edilen hukuki engelin ne olduğu da halen açıklanmış değil. Konuyla ilgilenen hukukçuların bu alanda plan değişikliği için hukuki bir engel bulunmadığı tespiti karşısında acaba gizlenen veya ihtiyatta tutulan bir pazarlık konusu mu vardır? sorusunu da akla getirmektedir.  

Altıncı olarak;

Büyükşehir ile işbirliği içinde dokuma alanı ile birlikte Pil Fabrikası alanını da içine alarak özelleştirme idaresinden önce öngörülen planlama konusunda hiçbir bir girişim ve açıklama yapılmamıştır… 

Yedinci olarak

Bu alanla ilgili olarak yaşanan gelişmeler ve AKP yönetimleri dışında toplumun tüm kesimlerinin ortak hassasiyetlerini barındıran tarihsel bağ, kent parkı için verilen mücadele ve kazanımlarının üzeri örtülmek istenmektedir… 

SONUÇ OLARAK
 
“Dokumayı kurtarıyoruz, halka açıyoruz” söylemi ile başlayan AKP 3. dönem Belediye yönetimi “ortak akıl” adı altında “kıvrak zeka” örnekleri vermektedir.

Zira Belediyenin ortak akıldan istediği çalışma zaten 10 yıl önce yurttaş inisiyatifi ile kurtarılmış bir alandır.

Planında da zaten kent parkı olarak işlenen,sivil toplum örgütlerinin ve duyarlı bireylerin mücadelesi ile koruma kurulu tarafından koruma altına alınan, yapısıyla, dokusuyla korunması gerektiği planına işlenen, başka türlü davranılması mümkün olmayan bu alanda kurtarılacak olan nedir ?  

“halkın dokuma çalışma gurubu” sayesinde “kurtarılmış bir alanı”, “belediyenin dokuma çalışma grubu” ile halka açınca 10 yıl öncesinin kazanımları unutturulmuş ve kendi lehinize bir durum yaratmış olmazsınız...

AKP 3. Dönem belediye yönetimi, 1. Dönem kurnazlıklarından uzak durmalıdır… Ismarlama girişimlerle arkasında neyi gizlediği bilinmeyen kongre vadisi söylemini gerçekleştirme ısrarından vazgeçmelidir…

Turkmall ile alacak verecek davasını bahane edip ticari alanı pazarlık alanı olarak tutarak Dokuma alanı halka açılmış olmamaktadır…

Planlama hukukunda, plan değişikliği için alacak verecek davaları engel teşkil etmez. Dokuma alanını bir bütün olarak halka kazandırmayı gerçekten istiyorsanız, öncelikle Büyükşehir Belediyesi ile elbirliği içinde 27718 ada 1 parsel numarası alarak ticari alan olarak tescil gören Dokuma alanını kent parkı olarak değiştirir, plan notlarına da yapılaşma yasağını gururla koyabilirsiniz…

Bu arada yine Büyükşehir Belediyesi ile bitişik alandaki Pil Fabrikasını da kent parkı olarak imar planında değiştirmeyi ihmal etmezseniz gerçekten halka hizmet etmiş olur, geçmişin izini bir nebze temizlemiş olursunuz…    

UNUTULMAMALI…

Bu hayal gerçek olursa eğer, özellikle bazı isimler unutmamalıdır…

Hasan Üstün, Sema Nur Kurt, Recep Esengil, Mehmet Atay, İbrahim Akkaya ve diğer sivil toplum kuruluşları ve inisiyatifler…  

Bu isimler, siyasi görüşleri ne olursa olsun, bundan 15 yıl önce başlayan özelleştirme operasyonlarına karşı, dokuma fabrikasının ismiyle bütünleşen kamusal mekânı ve kamusal değerleri koruma mücadelesini ateşleyen, örgütleyen, direnişi sembolize eden isimler olarak “dokuma kent parkı” düzenlemesiyle birlikte anılmalıdır…

Hiç kuşku duyulmasın böyle bir yaklaşım Antalya’ya çok iyi gelecektir…     28.04.2015
-
Bültenimize Katılın